Düşüncenin, Sezginin Gücü Sınırsızdır, Ölçülemez
İnsanoğluna bireysel olarak, kendine iyi ve kötü düşünceleri ile yön verir. Zihnin tasarladığı her düşünce, organizmanın itaat ettiği bir emirdir. Telkinin etki edici gücü çok geniştir.
Organlarımız 24 saat işlevlerini yerine getirirler. Bizim bu organlar üzerinde pek iradi bir kontrolümüz yoktur. Organlarımız şuurdışı zihnimizin kontrolü altındadır. Ruhsal ve fiziksel bedenimizin tüm fonksiyonları üzerinde de etkilidir.
Şuurdışı benliği, varoluşumuzun en ufak ayrıntılarını dahi içinde barındıran olağanüstü ve kusursuz belleğe sahiptir. Yani şuurlu benliğe göre daha güvenilirdir.
Şuurdışı Benlik söylenenleri sorgulamaksızın kabullenen ve kolayca yönetebilen bir yapıya sahiptir. Şuurdışı Benlik hem organizmamızın fonksiyonlarını, hem de tüm etkinliklerimizi belirler. Bunu imajinasyon olarak adlandırıyoruz. Örneğin sulu ekşi bir limonu sıkıyor olduğunuzu hayal edin, ağzınız istemsizce bir anda sulanmaya başlar. Bu nasıl oldu? Düşüncenin etkisiyle salgı bezleri çalışmaya başladı, çok miktarda tükürük salgılandı. Örneğin tebeşir gıcırdamasını düşünelim. Kasılmış sinirler, başın arkasında tüm omurgaya sinyal gönderir, tüylerimizin diken diken olmasına sebep olur.
Bu örneklerden de anlaşılacağı gibi bedeni zihinden, zihni bedenden ayırmak imkânsızdır. Ancak zihinsel öge her zaman baskındır.
Fiziksel organizmamızı zihin yönetir. Bu yüzden sağlık durumumuzu ve kaderimizi şuurdışında faaliyet gösteren düşüncelere bağlı olarak olumlu ya da olumsuz yönde kendimizi yaratırız.
Telkinde İRADE ve İMAJİNASYON önemlidir.
Örneğin uykusuzluk sorunu yaşayan bir kişiyi düşünelim. Uyumak için herhangi bir çaba sarf etmediği sürece sakin bir biçimde yatağında uzanabilir. Uyumaya yönelik iradi çabaları ve kendini zorlaması onu daha da rahatsız olmaktan öte bir sonuç doğurmaz. Burada tersine dönen bir çaba vardır. Harcanan çaba şuurdışını, baştaki asıl telkinin tersine işleyen bir güce dönüştürür.
Sonuç uykusuzluk.
Örneğin bir kimsenin ismini hatırlamaya çalıştığınızda, ne kadar çabalarsanız çabalayın aklınıza gelmez. Hatırlamaya çalışmayı bırakıp, unuttuğunuzda o kimsenin ismi kendiliğinden hiçbir çaba gerektirmeksizin zihninizde belirir. Bu tür çalışmaların tamamında imajinasyonun, irade karşısındaki gücünü görmüş oluruz. İnsan olarak hepimiz sahip olduğumuz irade gücüyle kıvanç duyan, her istediğimizi gerçekleştirebileceğimize inanan bizler, aslında İMAJİNASYONLARIMIZIN ürünü durumundayız. Bu yüzden iradeyi istediğimiz yönde kullanmak için imajinasyonumuzu yönlendirmeyi öğrenmemiz gerekir.
Kendi kendine hakimiyet, imajinasyon arzularla uyuşacak şekilde yönlendirildiği ve eğitildiği zaman başarılır. Çünkü İMAJİNASYON şuura hükmeder (Reklam panoları vb.). Şuurlu Telkinle imajinasyonumuzu yönlendirebiliriz. Kendi kendine telkin uygulamasında, iradeye dayalı çaba, başlangıç evresi dışında kullanılmamalıdır. Düşünce ve imajinasyon, acının, ıstırabın, duyguların, hissin hareketlerinin kararını verir. Atatürk, Napolyon, Gandhi gibi tarihin güçlü karakterlerinin, imajinasyonu güçlü insanlar olduğunu görmekteyiz. Zihinlerine fikirler ekilmiş, kuvvetli telkinleri onları harekete geçmeye itmiştir.
İmajinasyonumuzu engellere uğratmadan yapmasına izin vermeliyiz. Şuurdışı kimliğimiz halen açıklanamayan esrarengiz süreçlerden geçerek olağanüstü şeyler başarır. Örneğin masanın üzerindeki bir bardağa uzanmak için kolumuzu gererken, mekanizmanın harekete geçmesini sağlayan, şuurdışı çalışan mekanizmalardır. Ama onun hareketini SİNİR SİSTEMİ boyunca taşıyan eyleme dönüştüren TELKİN kaynaklı EMİR olduğunu biliyoruz.
Hastalıkların kökenindeki manevi etkenleri hiçbirimiz göz ardı edemeyiz. “Daha iyi oluyorum” diyen bir hasta, yaşamsal güçlerini arttırmakta, iyileşme sürecini hızlandırmaktadır. Bir heykeltraşın kili yonttuğu gibi düşünce ya da telkinin de insan bedenine biçim verebildiğinin farkına varmalıyız.
Telkin belirli bir fikri, başka birisinin fikrine sokma ya da aşılama eylemidir. Bu eylem tam anlamıyla mümkün değildir. Ancak kişinin belirli bir fikri, kendi kendine aşılaması olarak tanımlanabilir (gerçek varoluşumuzu gerçekleştirebiliriz). Karşınızdaki kişiye telkinde bulunabilirsiniz. Ancak telkinde bulunduğunuz kişinin şuurdışı benliği, bu fikri kabullenmiyorsa, özümseyip kendi kendine telkine dönüştürmüyorsa hiçbir sonuca ulaşamazsınız.
Kendi Kendine Telkin, Doğuştan İtibaren Sahip Olduğumuz Bir Araçtır.
Örneğin bebek ebeveynlerine telkin uygulamaya başlar (Bebek ağlar, bakanlar beşikten kucağına alır, susar.). Bebek beşikten kendisini beni almaları için ağlayacağı telkinini şuurdışında kurar. Hepimiz kendi kendine telkini yaşam boyunca kullanırız. Ancak çoğunlukla bunun farkında olmayız. Kendi kendine telkin iyi-uygun bir biçimde kullanıldığı takdirde çok faydalı bir araçtır. Mucize olarak adlandırılan hareketlere de yol açar (Karatede taşı, tahtayı kırmak gibi).
İrade ile İmajinasyon Arasındaki İlişki
1. İrade ve imajinasyon arasında bir zıtlık söz konusu olduğunda, İMAJİNASYON galip gelir.
2. İrade ve imajinasyon arasında yaşanan çatışmada imajinasyonun gücü, iradenin gücünün karesine eşittir.
3. İrade ve imajinasyonun uyum içinde olması durumunda, artan iki kat etki gözlenir.
4. İmajinasyonu yönlendirmek insanın kendi elindedir.
Kendi kendine telkinin çok tehlikeli bir araç olduğu her zaman göz önünde bulundurulmalıdır.
Sağduyudan yoksun ve şuursuz bir biçimde kullanılması halinde, insan kendisine zarar verebilir. Bu görüşler, şuurlu bir biçimde telkini alamayan grupları içine almaz.
a) Zihinsel açıdan kendilerine söyleneni anlamayacak ölçüde yetersiz olanlar (zihinsel özürlüler)
b) Söyleneni anlamak istemeyenler (dirençli, asi, egoist insanlar)
Kendi Kendine Telkinin Organizmamız Üzerinde Yararları
Organizmanın, direnci artar. Şuur altına sağlık fikri aşılanırsa, daha önce aşina olamadığımız güven hissi gelişir. Psikosomatik hastalıklar, örneğin mide rahatsızlıkları (gastrit, ülser), kabızlık, astım, baş ağrıları kendi kendine telkinle daha kısa sürede iyileşebilirler. Daima doğanın güçlerini kullandığımızı unutmamalıyız. Makul olanı istemeli ve uygulamalıyız. Buna yönelik telkinlerle güçlendirmeliyiz. Kendi kendine hakimiyet sağlık demektir. Kendi kendine telkinle yaşarız. Şuur dışımızın egemenliği altındayız. Onu mantığımızla yönlendirebilme yetisine de sahibiz. Çağdaş mucizeleri meydana getiren kendi kendine telkin doğa tarafından bize bahşedilen mükemmel bir güçtür. İnsan yetilerinin sınırları dahilinde, bizi daha da güçlü kılacaktır (Ya da güçsüz). Kaderimizi belirlememizde ROL OYNAYACAKTIR.
Kendi Kendine Telkin Uygulaması
Fiziksel organizmamız tamamıyla, her telkine İTAAT eder ve nitelikleri göz önünde bulundurmayarak vücudun her lifine iletip onun derhal yanıt vermesini, yani tepki göstermesini sağlayan şuurdışı kimliğimizin egemenliği altında tutulur. Kendi kendine telkini şuurlu bir şekilde uygulayabilmek için, korkunç sonuçlar doğurabilecek olumsuz telkinlerden kaçınmak gerekir.
Kendi kendine telkinleri şuurlu bir şekilde fiziksel ve psikolojik sorunları gidermek, olumsuz telkinleri olumluya çevirmek ve doğru yola girmek için olumlu bir şekilde uygulamak gerekir. Yöntemin kendisi BASİT ve YALINdır. Fakat basit ve yalınlığın MANTIĞI, yaşamın her anındaki FARKINDALIĞIMIZDIR.
Telkin Kalıpları: Her Gün Her Yönden Daha İyiye Gidiyorum
Her şeyin, her yönden iyi gittiğine dair genel telkin, etkilerini farklı organlara ulaştırır ve tüm bedeni iyileştirebilecek İKNA sürecini başlatmak için yeterlidir. Çünkü şuurdışımızın fiziksel organizmamız hakkında, bizim bildiğimizden çok daha fazlasını bildiği bir gerçektir. Her türlü bedensel işten sorumlu olsaydık işin üstesinden gelemezdik. Bu işi şuurdışı üstlenmiş. Her organ ya da bedensel işlev diğerleriyle iletişim içindedir. Telkini verirken, düşünceleriniz üzerinde yoğunlaşmayın, rahat olun, sakin olun. Telkini empoze için mücadele etmeyin. Bunu bir ÇABA haline dönüştürmek şuurlu iradeyi harekete geçirecektir.
Her sabah yataktan kalkmadan önce ve her gece yatağa girer girmez; gözlerinizi kapatın yavaş, sakin fısıltılı bir sesle “HER GEÇEN GÜN, HER YÖNDEN DAHA İYİYE GİDİYORUM...” cümlesini tekrarlayın. Bu telkini İNANARAK ve GÜVENEREK söyleyin, hissedin, hissettirin.
Zihinsel bir sorunla karşı karşıya kaldığınızda elinizi alnınızda dolaştırın, fiziksel bir ağrı ise, ellerinizi ağrıyı hissettiğiniz noktalarda dolaştırırken, içinizden “GEÇİYOR, GEÇİYOR, GEÇİYOR” diye HIZLICA tekrar edin. Başka bir ek çaba göstermeyin.
Uyku için: “Sessiz, sakin, kolayca uykuya dalıyorum,” cümlesini tekrarlayın. Telkinlerimizin pozitif amaç taşımasına özen göstermeliyiz.
Uykusuzluk Sorunu: İrade ile imajinasyonun arasındaki ÇATIŞMANIN sonucunda İRADENİN yenik düşüşünün ŞAŞIRTICI bir örneğidir.
Heyecan, üzüntü, güven eksikliği, sinirlilik hali yapay bir karakterlerin kişi tarafından telkin edilmesi sonucu pekişir. Bu gibi zayıflıkları “SAKİNİM, KENDİMİ İYİ HİSSEDİYORUM, KENDİME GÜVENİM TAM, HERŞEY İYİYE GİDİYOR”, şeklinde telkin cümleleri işe yarar. Telkinlerimizin pozitif amaç taşımasına özen göstermeliyiz.
İlkeleri ve Uygulamalarıyla Kendi KendineTelkin, Emile Coue
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Küfür, hakaret içeren yorumlar yayınlanmayacaktır.
Teşekkürler..