Yaşam gücü (Ki) bütün hayatı saran ve akan süptil bir enerjidir. Canlı varlıkları sağlıklı ve diri tutar. Eğer Ki yok edilir veya zayıflatılırsa, o varlık ölür.
Bir çok kültürde, fiziksel bedeni destekleyen, şekillendiren ve hareket ettiren bir süptil enerji matrisi vardır; buna Çin’de “ki” veya “çi”, Hindistan’da veya Tibet’te “prana” Yahudi kabalistik geleneğinde “yesod”, Japonya’da “ki”, Sufilikte “Baraka” adı verilmektedir.
Güneşten ve Dünyadan gelen enerjiler bedeninizdeki bütün hücrelere nüfuz eder ve bunlar enerji bedeninizi şekillendirirler. Bunun ardından enerji bedeniniz de başlı başına, kendi kendini düzenleyen bir evren, bedeniniz ve çevreniz üstünde etki yapabilecek bir güç haline gelir. Enerji bedeniniz, sürekli olarak etrafındaki enerjilerle karşılıklı etkileşim halindedir ve sizi ısıtmak için, serinletmek için, aktifleştirmek için, sakinleştirmek için, bir yenileme ve canlandırma döngüsü kurmak için enerjilerini hareket halinde tutar. Bu mükemmel simyada, enerjiler inşa olunur, depolanır, harcanır, dönüştürülür, uyumlandırılır ve dengelenir.
Enerji bedeniniz her zaman, dengesini yenilemek için kendisine uygun olan enerjileri kendisine çekmektedir. Bedenimizin onu en iyi şekilde besleyen ve koruyan enerjisel dengelerini muhafaza etme konusunda belki de tüm geçmişinde ilk defa bu kadar zorlanmasının nedeni, son derece çeşitli psikolojik stresler yaşamamız, kirli hava solumamız, işlenmiş yiyecekler yememiz ve yapay elektromanyetik enerjiyle kuşatılmamız gibi modern hayatın bazı gerçekleri olabilmektedir.
Kendine özgü bir enerji taşıyan yalnızca insanlar değildir ; her hücre, her organ ve bedenin her sistemi de kendine özgü bir enerjiye sahiptir.
İnsanların enerjilerinin başkalarına olan etkisi üzerinde bilimsel çalışmalar yapıldı. Bir insanın kalbinin ürettiği enerji, deriye bağlanan elektrotlar aracılığı ile bir elektrokardiyogram ile ölçüldüğünde görüldüğü gibi, bir başkasının kalp aktivitesi ve beyin dalgaları üzerinde etki sahibidir. İki insan fiziksel temas halindeyken etki en güçlü seviyesine varır ama insanlar birbirlerinden bir metre uzakta dururken etki yine görülebilir.
Etrafınızdaki enerjiler size yardımcı olabileceği gibi zarar da verebilir. Buna kanıt olarak hayvanların bulunduğu bir atmosferde şifanın daha kolay yapılması verilebilir. Diğer yandan yüksek yoğunluklu elektromanyetik alanlara fazla maruz kalmak Alzheimer hastalığında, depresyon, intihar, lösemi hastalıklarında ve kan, beyin, kolon, prostat, sinir sistemi, lenf sistemi, akciğer ve göğüs kanserlerinde artışa neden olmaktadır.
Enerjileriniz ritmik ve berrak olduğu zaman sağlığınızı desteklerler. Bir kişinin elektrokardiyogramındaki dalga modelleri ne kadar tutarlıysa sinir, hormon ve bağışıklık sisteminin fonksiyonları da o kadar verimlidir. Bir pilot çalışmada tutarlı bir elektrokardiyogram sinyali, büyüme hızı yavaşlatılmış olan kültür ortamındaki kanser hücreleriyle ve daha hızlı büyüme hızına sahip olan sağlıklı hücrelerle uyumlandırılmıştı. Şifa seansları sırasında şifacının ve hastanın beyin dalgaları da bir tutarlılık ve senkronizasyon durumuna girerek, tek bir enerji alanına dönüşür. Bu birlik halinin hastanın kanındaki hemoglobin seviyesini artırdığı, ağrının şiddetini azalttığı, endişe oranını düşürdüğü ve yaraları daha hızlı iyileştirdiği görülmüştür.
Fizik bedene hemen hemen yapışık olan eterik bedenin işlevlerinden biri de bizi sürekli olarak çevreleyen enerjileri almak, depolamak ve yaymaktır. Hastalıklar sıksık bu enerji tükendiği zaman; yani, eterik beden bu işlevini gerçekleştiremediği zaman ortaya çıkar.
"Rosicrucians" adlı uluslar arası kuruluşun bünyesinde yaygın olarak uygulandığı biliaen "renk soluma pratiği" ne göre; duygusal sorunları / takıntıları ve çevresine verdiği rahatsızlıkları bulunan birine bu konuda yardım etmek için; o kimseyi pembe renkli koruyucu bir alan içinde zihninizde canlandırmamız yetiyor. Daha da etkili olmak için, bu çalışmayı yaparken düşüncelerinize sevginizi de ekleyin. Eğer hedef şahıs fiziksel olarak yıkıntı ve çöküntü halindeyse, aynı işlemi, onu parlak ve turuncu renkte bir alan içinde zihninizde canlandıratak yapmaya çalışınız.
Peki, burada işleyen mekanizma nedir, nasıl oluyor da "renk şifası" ndan olumlu ve etkili sonuçlar alınıyor? Bilindiği gibi, vücudumuzun her bir kısmı değişik bir renkle bağlantılıdır ve her bir renk ayrı bir vibrasyon demektir. Eğer vücudumuzun herhangi bir kısmı sağlıklı değilse, o organla ilgili doğal rengin titreşimine uygun bir renk titreşimiyle organa yönelirseniz, olumlu sonuçlar alabilirsiniz.
Renklerle şifada aurada doğal dengenin ve iyileştirmenin oluşumu için gökkuşağının renklerinden yararlanılır. Çok eski zamanlardan beri de güneş ışığının bu amaçla (şifacılar tarafından) kullanıldığını biliyoruz. Güneş ışığı beyaz ışıktır. Hatta şifacılar aurada eksik gördüğü tergi tamamlamak için o rengin takviyesini güneş ışığıyla birlikte yapar. Gök kuşagında renkler içinde yeşil renk en doğal iyileştirici renk olarak bilinir ve kullanılır. Birey üzerinde rahatlatıcı ve huzur verici bir etkisi vardır; canlılığı artırır ve sinir sistemini güçlendirir. Özellikle insan gözü için en rahatlatıcı renktir. En yaygın renk olarak kullanılmasının nedenlerinden biri de budur zaten ... Ama tüm öteki renklerin de kendine özgü ayrıcalıklı etkileri oldugu unutulmamalıdır.
..·*·..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Küfür, hakaret içeren yorumlar yayınlanmayacaktır.
Teşekkürler..