5 Aralık 2012 Çarşamba
Abdulkadir Geylani der ki;
Hayrın tamamı; hâli koruma, buna razı olma, başka şeylere îltifat etmemede bulunur.
Zîrâ bu hayır; ya senin kısmetindir, ya başkasının kısmetidir ya da hiç kimsenin kısmeti değil de Allah (cc) onu bir imtihan olsun diye yaratmıştır.
Eğer senin kısmetin ise; iste ya da isteme sana ulaşır; bu yüzden onu talep ederken su-i edep ve aç gözlülüğün sende sadır olmaması gerekir.
Eğer senden başkasının kısmetiyse; o kişiye ulaşmaması için çaba harcayıp yorulma. Sana asla ulaşmayacaktır. Eğer hiç kimsenin kısmeti değil de yalnızca imtihan için yaratılmışsa; insan nasıl olurda bunu kendisi içen arzular. Bütün hayrın ve selametin, hâli korumada olduğu sabit olduğuna göre; odaya girdiğin zaman, sonrasında çatıya çıktığın zaman da başını öne eğ ve edepli ol. Hatta daha fazla dikkatli ol, çünkü orada iken hükümdara daha yakın ve tehlikeye daha açık durumdasın. Burada ne daha yukarısı ne de daha aşağısını isteme. Orada iken vasfını değiştirme. Senin için bir tercih söz konusu olmasın. Zîra bu hâl, nimetine nankörlük etmektir.
Abdulkadir Geylani
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Küfür, hakaret içeren yorumlar yayınlanmayacaktır.
Teşekkürler..