19 Ağustos 2013 Pazartesi

Neden hastalanırız?


"Vücuda gelen oluşumları biz isimlendiririz. Beş duyu ile algılayabildiklerimiz kadar, duygu ve düşüncelerde enerjidir. Onların titreşim sayılarının yoğunluğu, niteliğini ve kalitesini belirler. 

Bizlerde belli titreşimlerin "kan-kemik-kas-sinir-doku vs." birleşimi ile organize olmuş enerji varlıkları olduğumuz kadar bizi canlı kılan özel bir enerji sistemi ile donanmış durumdayız. Evrensel enerji ile sürekli bağlıntıda olan ve ondan beslenen vücudumuzdaki enerji sistemimiz özgün bir yapı oluşturur.
Vücudu kan damarları gibi saran "nadi" dediğimiz enerji kanalları ile bu enerji dolaşır. Belli şekillerde enerji meridyenleri oluşturur. Bu meridyenlerin başlangıç ve bitiş noktaları, özel enerji tetikleme noktaları olduğu kadar, enerji beslemesi yapacağı organ ve sistemleri işaret eder.
Eğer yaşam enerjiniz düşükse veya dolaşımında bir tutukluk varsa hastalıklara daha açık olursunuz. Enerjiniz yüksek olduğunda ve rahatça aktığında; daha az hastalanır ve sağlığınızı uzun süre koruyabilirsiniz.
Bedenimizdeki sistemlerin hepsi birbiri ile bağlantı halindedir. Bir tanesi bozulduğunda, zaman içinde diğer sistemleri de etkilemeye başlar. Bir bölgedeki hastalık, ilişkili başka bir bölgede hastalığa ya da olumsuzluğa neden olabilir. Enerji düzeyinde başlayan bozuk bir titreşim zihinsel ve fiziksel düzeyde hasara yol açacaktır. Reiki, vücuttaki sağlığın, uyumun ve dengenin düzenlenmesini sağlar.
Enerji akışımızı değiştiren, sekteye uğratan, hastalığa sebep olan unsurları incelediğimizde bunların; negatif düşünceler, zihinsel karışıklık, doğru nefes almama, düzensiz beslenme, hareketsizlik olduğunu görüyoruz. Ve böylece hastalığı bizim yarattığımız ortaya çıkıyor.
Hemen pozitif tarafından gözden geçirelim. Eğer bedenimizde hastalığı biz yapıyorsak o zaman tekrar yok edebilir, iyileştirebiliriz.''
Sinir sistemimiz, doğadaki enerji dengesine uyum gösterecek şekilde programlanmış olduğundan, dengenin bozulmaması için irademizin dışında reaksiyonlar gösterebilmektedir. Ne yazık ki yaşadığımız ortam (hava kirliliği, hormonlu gıdalar, zararlı elektromanyetik dalgalar, ozon tabakasının delinmesi vs.) yaşam tarzımız (aşırı stres, dengesiz beslenme, spor yapamama) ve öfke, korku, üzüntü gibi duyguları içimizde bastırmamız, enerji dengemizi ciddi şekilde bozabilmektedir.
Bu aşamada bedenimizin dili olan ağrı, uykusuzluk, çarpıntı, terleme, daralma, sinirlilik, yorgunluk, isteksizlik, iktidarsızlık gibi şikayetler belirmeye başlar. Birçok vak'anın başlangıç döneminde en değerli uzman hekimler tarafından yapılan muayene ve ileri tetkiklere rağmen organik bir sebep teşhis edilemediğinden, tedavi için belirtilere göre (semptomatik) gereksiz ilaçlar önerilmektedir. 
Oysa meydana gelen semptomların ana nedeni, vücudumuzdaki biyoenerji dengesinin bozulmasıdır. 



Alıntıdır..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Küfür, hakaret içeren yorumlar yayınlanmayacaktır.
Teşekkürler..

Bumerang - Yazarkafe

Bumads

Mart 2007'nin "En iyi blog"u Seçilmişti blogum!Teşekkürler destekleyen herkese...