23 Nisan 2014 Çarşamba

Büyük Kare (Büyük Haç) ve Etkileri



Öncü burçlarda Büyük Kare

Büyük Kare, en ender rastlanan açı kalıplarından biridir. Stres belirtir ve engellerle mücadele gerektirir. Başa çıkılması gereken çok yönlü sorunlarla uğraşmak gerekliliğini gösterir. Kendi içinde büyük bir enerji barındırır ve bu enerji dışa vurulamadığında baskı ve hapsolma hissi yaratır.
Büyük Kare açı kalıbını oluşturan gezegenler Mars-Jüpiter-Uranüs-Plüton olduğuna göre, bu gezegenlerin birbirleriyle gergin açı yaptıklarında nasıl zorluklara yol açabileceklerine bakmak gerekir. Büyük Kare açı kalıbını oluşturan gezegenlerin birbirleriyle uyumsuz açılarına göre anahtar sözcüklerle değerlendirerek genel bir kanaat edinebiliriz.
Mars-Uranüs Sert Açıları: Kural tanımaz, baskı kabul etmeyen, isyankar, özgürlük duygusunu abartan, kışkırtıcı, meydan okuyan, riskçi, maceracı, patlayıcı, anarşist, düşüncesiz, aşırı agresif, aşırı heyecanlı, kazalara meyilli. Doğal afetler, patlamalar, silahlı çatışmalar, kazalar, yaralanmalar.
Mars-Plüton Sert Açıları: Acımasız, gözü kara, yok edici, inatçı, dayanıklı, göze göz dişe diş mantığında, baskıcı, mücadeleci, kinci, kıskanç, tepkisel, uzlaşmaz, saplantılı, saldırgan, kaba, tahrikçi, kavgacı, kaprisli, patlayıcı, fanatik, şiddetçi, sadist, açgözlü, hedefine ulaşma uğrunda başkalarını ezebilen, kural tanımaz, kavgacı, savaşçı. Doğal afetler, silahlı çatışmalar, gasp, darp, tecavüz vakaları.
Mars-Jüpiter Sert Açıları: Hırslı ve atak, enerjisi çok yüksek, aşırı, zamanlama problemli, müsrif, aşırı reaksiyon, ölçüsüz, kontrolsüz, kışkırtıcı, kural tanımaz, uzlaşmaz, kendini beğenmiş, açgözlü, kumarbaz, fanatik, dini konularda agresyon, çatışma, inançlarla ilgili tartışmalar, dini-ruhani liderlerle ilgili sorunlar, kültürel konular yüzünden çatışmalar, finansal ve hukuksal konularda sorunlar.
Jüpiter-Uranüs Sert Açıları: Özgürlüğün aşırı vurgusu, kural dışı, gayri kanuni, liberal, maceracı, riskçi, söz dinlemez, isyankar, kumarbaz, fanatik, müsrif, karıştırıcı, militan, gelenek dışı,  dini konularda istikrarsız, disipline edilemeyen, tuhaf ve öngörülemeyen, kendine has kuralları olan. Din ve inanç konularında reformlar, değişimler, sıra dışı yaklaşımlar, sıra dışı dini kişilikler-liderler-gurular, din kavgaları, hukuksal ve finansal konularda beklenmedik değişiklikler, istikrarsızlık.
Jüpiter-Plüton Sert Açıları: Büyük güç elde etme hırsı, büyüklük takıntısı, başkaları üzerinde baskı, kibirli, gösterişçi, egoist, güce tapan, takıntılı, zorba, acımasız, uzlaşmaz, sadece kendi doğruluğuna inanan, abartılı, toleranssız, önyargılı, fanatik, ahlakçı, ahlak dışı. Din ve inanç konularında manipülasyon, takıntı, baskı ve dayatma, hukuki konularda sorunlar, gayri kanuni yollara sapma, ahlaki değerlerde sorgulama, güç isteyen din adamları, din ve inançlarla ilgili kökten değişimler-yapılanmalar, finansal konularda yıkım ve yeniden yapılanma.

Uranüs-Plüton Sert Açıları: Değişim ve dönüşüm, düzen değişiklikleri, devrim, sosyal karmaşa, radikal değişimler, doğal afetler, büyük mücadeleler neticesinde gelen köklü değişiklikler, zorba liderler, baskı uygulayanlar-direnenler, geçmişle bağları koparmak, eylem krizi, otoriteye isyan dalgası, cinsel dejeneresyon ve rejenerasyon.
Tüm bunları bir araya toparlarsak:
İnsan ilişkileri açısından gergin bir dönemdeyiz. Kavgalar, tartışmalar, ayrılıklar görülebilir!
Sosyal ilişkiler, ülkeler arası ilişkiler açısından da hayli zorlu bir dönemdeyiz. Politik adımları dikkatli atmak gerekiyor.
Etnik ve kültürel alanda, din ve inançlarla ilgili konularda zıtlaşmalar, kutuplaşmalar, politik alanda restleşmeler görülebilir.
Ekonomik streslere açık bir zaman dilimindeyiz.
Doğal afetler açısından da dikkatli olmak gereken bir süreçteyiz.
Ülkemiz açısından, iç güvenlik konusunun, sınırlarımızla ilgili konuların, dış menşeli provokasyonların ve kendi içimizde kutuplaşmaya yöneltecek faktörlerin öne çıkacağı zamanlardayız.
Bunlar Büyük Kare açı kalıbının aktif olduğu süreçte belirginleşebilecek olumsuz etkiler. Ama sadece bu kadar mı? Yani bu gezegen dizilimleri sadece politik-ekonomik-dini ve kültürel streslere ya da doğal afetlere mi işaret ediyor? Tabii ki hayır! İnsanoğlunun içinden geçtiği önemli süreçte aslında bu stresler vesilesiyle tekamül açısından çok önemli sıçramalar yapabileceğini de gösteriyor! Endişe ve korkulara sevk eden yönleri öne çıkartarak, büyük resmi kaçırıyor olabilir miyiz? Kesinlikle EVET!
Stresli ve zorlu etkileri yoluyla bizi uyandırma işlevi gören zorlu açı kalıplarının aktif olduğu dönemlerde, normal zamanlarda fark edemediğimiz, bizi uyandıran güçlü enerjiler ve olaylar iş başındadır. Bu stresli durumlar aslında bizi geliştirmek için gerçekleşmektedir. Acı, uyum sağlama esnasında hissettiğimiz bir şeydir ve duruma uyum sağlamaya başladığımızda hafifler. Sonrasında ise, eskisine nazaran daha iyi işlev görmeye başlarız çünkü farkındalık kazanmışızdır. Başımıza gelen olaylarla yoğun bir şekilde ilgilenirken, olayları meydana getiren süreçlerle ve bunların sonucunun bizi nereye taşıdığıyla ilgilenmeyiz pek. Asıl önemli olan, gerçekleşmekte olan olaylardan ziyade, bize vermek istedikleri mesajlardır ve bizi taşımak istedikleri farkındalık seviyesidir. Yaşadığımız travmalarla tekrar karşılaşmamanın yolu, onların bize vermek istediği mesajları iyi okumak, gerekli değişim ve dönüşüme müsaade etmek, eski davranış ve düşünce kalıplarına takılmaksızın gelişmeye devam etmektir.
Astrolog Donna Cunningham’ın bu konuya yaklaşımı olaya değişik bir bakış açısı kazanmamızı sağlayabilir: “Bütün transitler sizi başa çıkmaya hazır olduğunuz deneyimlere maruz bırakırlar. Transitler yaşamınızın ve varlığınızın anlaşılmaya ve hazmedilmeye hazır boyutlarını farkındalık seviyesine getirmeye eğilimlidirler. Eğer yaşamın bir öğrenme deneyimi olduğunu ve deneyimlediğiniz her şeyin sizin için, yüksek benliğinizin gelişimi açısından, iyi olduğunu fark ederek var oluşunuzun gerçek modelini ve büyüme ritminizi ayarlayabilirseniz, genellikle transitler sizi şaşırtmazlar. Çünkü böyle bir deneyime ihtiyacınız olduğunu zaten sezersiniz. Hatta hatırı sayılır derecede stresi, çalışma ve sıkıntı çekmeyi beraberinde getireceğini bilseniz bile, önceden böyle bir şeyi bilinçli olarak istemiş olabilirsiniz.” (Astroloji, Karma & Dönüşüm, Stephen Arroyo, İlhan Yayınları)
Dönemsel transitler, Büyük Kare gibi stresli açı kalıpları bizi uyandırmak, tekamül sürecimizde hızlı sıçramalar yapmamız için oluşuyor, bizi mahvetmek ya da yok etmek için değil! 2010 yılında Doğan Egmont Yayıncılık tarafından yayınlanan Büyük Uyanış kitabımdan bir alıntı yapmak istiyorum sözün tam burasında…
“Uyanma sürecinin hızlandığı ve insanın sıkı testlerden geçtiği ve bize negatif gibi gözüken, ama pozitife hizmet eden gelişim süreçlerinin yaşanacağı bir evredeyiz. Kaldı ki negatif gözüken bu şeylerin de yaşanması gereklidir, zira her şey pozitif alanda elde edilemez. Her negatif sonunda, tekamüle hizmet eden bir pozitife dönüşür. Sadece pozitif etkiler var olsa, negatif etkiler ve bizi acıtan durumlar olmasa, insanın ruhsal açıdan evrimleşmesi ve üst bilinç hallerine geçmesi mümkün olmaz. Daha üst bilinç düzeylerine ilerledikçe, acılar daha az hissedilmeye, olumsuz etkisini kaybetmeye başlayacaktır. En önemli etken, bizim bu acılara ve zorlu deneyimlerde nasıl yaklaştığımız, nasıl tepki verdiğimizdir. Zorlu deneyimlerin verdiği acıyı deneyimlemeye odaklanmak yerine, bu deneyimin bize öğrettiği dersleri alarak olgunlaşmayı tercih edebiliriz.
Ne kadar ilginçtir ki, bizi olgunlaştıran şeyler, bizi mutlu eden olaylardan ziyade, bize zorluk çıkaran olaylardır. Bu türden olaylar, dünya olaylarını bilinçli bir şekilde sentezleme ve madde ile ilişkimizde anlayış ve idrakimizi yükseltmemiz için planlanmıştır. Amaç fazla rehavete kapılıp gevşememizi önlemek, bizi diri tutmaktır. Rehavet içindeyken, mutluluğu deneyimlerken, almamız gereken asıl mesajları alamayız. Çaba göstermediğimiz, zahmet çekmediğimiz, bizde iz bırakmayan işler bizi geliştirmez. Bizi geliştirmesi için, yaşadığımız şeylerin bizi nefsimizle karşı karşıya bırakması gerekmektedir. Kıran kırana bir mücadeledir bu. Benmerkezci arzu ve ihtiyaçlarımızı zorlayan şeyler, bizi dinamizme iter.
Durağanlık, tekamül için asla istenmeyen bir şeydir. Statükoyu muhafaza etme çabamız, aslında tekamülümüzün hızını kesmektedir.  Daha kapsamlı olana ilerleyebilmemiz için, dinamizm gerekmektedir. Bu sayede alışkanlık haline getirdiğimiz tavır ve davranışlarımızın dışında hareket etmeye, olaylara daha farklı seviyeden bakmaya, uyur vaziyette bulunan potansiyellerimizi kullanmaya yöneltiliriz. Toplu tekamül sürecinde de böyledir. Felaket olarak adlandırdığımız doğa olayları, savaşlar, toplum ölümlere sebep olan kazalar, salgın hastalıklar, ekonomik krizler ve büyük maddi kayıplar gibi olaylar, bizleri şok ederek ego kalıplarımızı kırar, duygularımızı harekete geçirir ve gerçek potansiyelimizi ortaya çıkarmamızı sağlar. Bu süreçte bireysel veya toplumsal bazda yaşanacak olaylar, bizlerin göstereceği sabır ve dayanıklılık sayesinde irade gücünü artırmayı hedeflemektedir. Şuur uyanıklığına geçiş için, irade gücü kazanmak gerekmektedir. Bu süreçte ilerlerken, esneklik göstermemiz gereken durumlar, en değer verdiğimiz maddi şeyleri ya da kişileri yitirmemiz şeklinde ortaya çıkabilir. Rüzgar sert esiyorsa, biz de onunla birlikte esnemeliyiz. Dalgaya ters yüzmeye çalışmak yerine, onunla birlikte akmayı öğrenmeliyiz. Böylece canımız daha az yanacaktır.” 

Değişim kaçınılmaz!
Jenerasyon gezegenleri olarak tanımladığımız Uranüs, Neptün ve Plüton değişimi ifade ederler. Satürn ötesi gezegenler olarak bu kuvvetler, insanoğlunun kolektif bilincinin ötesini, evrensel ya da galaktik olanla bağlantısını ifade ederler. Bireysel bilincimizi ifade eden Güneş, Ay, Merkür, Venüs ve Mars; kolektif bilincimizi ifade eden Jüpiter ev Satürn; evrensel bilinci ifade eden Uranüs, Neptün, Plüton’dur diyebiliriz. 
Astrolog Spephen Arroyo’ya göre “Uranüs, Neptün ve Plüton’un etkileri tamamen bilinçli kontrolün ötesindedir. Kişi bu planetlerin enerjilerini kesinlikle kontrol edemez. Ancak bunların yaşamındaki etkisine karşı kendi tepkisini ve tavrını kontrol edebilir. Bu büyük kuvvetlerin ortaya çıkışına olan bilinç yönlendirmesini ayarlayabilir. Bunlar, tesir ettikleri yaşam alanında değişiklik yaratırlar. Diğer yedi planete uyumlu açı yaptıklarında değişim uyumlu ve çok fazla bozulma olmadan gerçekleşir. Gerilimli açılarında, meydana gelen değişikliklerle başa çıkmak zor olacaktır. Konuya hakim olmakta zorluk çekebilir, bu kuvvetler tarafından sürüklenebiliriz. Tek başına irade ve kararlılık, bu enerjilerle başa çıkabilmek için asla yeterli değildir. Bu aşkın güçlerin etkisiyle insanın düşünce şekli, bilinç seviyesi, yaşam tarzı ve kendini ifade kapasitesinde büyük değişimler yaşanır. Daha duyarlı insanlar bu kuvvetlerin en saf, rafine ve yapıcı özelliklerinin ortaya çıkmasında iyi bir kanal olabilirler” (Astroloji, Karma & Dönüşüm, Stephen Arroyo, İlhan Yayınları)
Arroyo’ya göre Uranüs, Neptün ve Plüton’un diğer gezegenlerle açıları, bu gezegenlerin sembolize ettiği kanallardan açığa çıkmaktadır. Büyük Kare açı kalıbında yer alan Uranüs ve Plüton, Jüpiter ve Mars ile temasta olduklarına göre, onların yoğun etkileri Jüpiter ev Mars kanalıyla, yani bu gezegenlerin ifade ettiği temalar yoluyla, stres ve gerginliklerle, dengesiz ve uyumsuz bir biçimde açığa çıkacak demektir.
Uranüs, açı yaptığı gezegeni adeta elektriklendirir, sarsar ve değişime iter. Bu gezegenin doğal nitelikleriyle ilgili algıda değişikliklere sebep olur. Eskiye ait olan algıları sarsar. Eğer açı yaptığı gezegen ile açısı uyumsuz ise, bu gezegenle ifade edilen nitelikleri aşırılığa sevk ederek, bir kırılma noktasına taşır. Büyük Kare açı kalıbının oluştuğu bu günlerde Uranüs’ün Mars’a karşıt açısı, ikili ilişkilerde veya sosyal ilişkilerde karşıtlık, kavga, çekişmeyi tetikliyor ve özgürleşme arzusunun abartılı bir şekilde ortaya çıkmasına neden oluyor. Şiddete yönelik eğilimleri tetikliyor ve beklenmedik anlarda sıra dışı bir şekilde ortaya çıkarıyor. Uranüs’ün Jüpiter’e kare açısı, etik ve ahlaki değerler, dini ve ruhani konular, inançlar, hukuksal ve finansal konularda sarsıcı, elektriklendiren ve değişime iten etkiler yaratıyor. Tüm bu konularda yaşayacağımız stresler sonrasında, bu konulara her zamankinden farklı bakıyor olabiliriz!
Plüton, açı yaptığı gezegenin üzerinde baskı yaratarak onu dönüşüme uğratır. Bu gezegenin doğal nitelikleriyle ilgili algıda değişikliklere sebep olur. Eskiye ait olan algıları tamamen yıkar ve bambaşka hale dönüştürür. Bizi aşağı çeken ve elimine edilmesi gereken şeylerin neler olduğunu, hangi yönlerimizin bertaraf edilmesi gerektiğini gösterir. Eğer açı yaptığı gezegen ile açısı uyumsuz ise, bu gezegenle ifade edilen nitelikleri tamamen yıkarak, dönüşüme uğratır ve yeniden yapılandırır. Büyük Kare açı kalıbının oluştuğu bu günlerde Plüton’un Mars’a kare açısı, iş ilişkilerinde ya da geleceğe yönelik hedefleri ilgilendiren konularda aşırı rekabet ve çekişmeye, mücadeleye, kavgaya, kendini savunmaya, liderlik pozisyonunu korumak veya kendi dediğini yaptırmak için savaşmaya yöneltiyor. Plüton’un Jüpiter’e karşıt açısı, işimiz, sosyal hayatımız ve hedeflerimizle, özel hayatımız, aile yaşantımız arasında zıtlaşmalara, hayata bakışımızda köklü değişimlere sevk ediyor. Tüm bu konularda yaşayacağımız stresler sonrasında, bu konulara bakışımız tamamen bambaşka bir hale dönüşebilir!

Kadersel etkiler
Büyük Kare açı kalıbını oluşturan gezegenlerin önemli sabit yıldızlarla temas kuruyor olması, içinden geçmekte olduğumuz süreç hakkında bilgi veriyor.  Ne kadar kadersel bir süreçten geçmekte olduğumuzu gösteriyor. Sabit yıldızlar, hayatımızda kadersel öneme sahip, kontrolümüz dışında gelişen durumlara atıfta bulunurlar.
Mars-Algorab: Mistik yetenekler ve geleceği görebilme. Gecikmeler, engeller, fiyaskolar, kayıplar, işlerle başa çıkamama, kaza ve yaralanmalar. Sinirli, düşmancıl, kötü düşünceler ve konuşmalar, uyuma zorluğu, yoldan çıkma.Şiddet, terör, suikast, Provokatörler, suikastçılar (Robson). Düşmanlık, intikam alma, tutku, bencillik, yalancılık, agresiflik, antipati, tepkisellik, yıkıcılık (Ptolemy).
Genel olarak değerlendirirsek, Mars-Algorab kavuşumu düşmanlıklara, kışkırtmalara, yıkıcı ve şiddetli eylemlere, kaza ve yaralanmalara, bencillik ve yalancılığa açık bir dönemde olduğumuzu söyleyebiliriz.
Jüpiter-Sirius: Dünyevi olanı kutsala dönüştürme, sıradan olanı büyüleyici kılma, ilahi olanı hissetme. Büyük sonuçlar doğurabilecek küçük hareketler. Daima büyük ve kutsal eylemlerle bağdaştırılmıştır. Küçük kişisel eylemleri büyük kutsal anlara dönüştürür. Dünyevi (günlük) eylemlerde kutsal olanı bulmak; büyük dışavurumlara kendini feda etme, adama, hayatının daha büyük olanının bir parçası olduğunu düşünme. Sosyal konseptte ilerlemek için bir mesleği tutkulu bir şekilde takip etme, tutkuların dışavurumu ile zorlanma.
Genel olarak değerlendirirsek, yapacağımız küçük iyiliklerin ve yardımların bile beklediğimizden daha büyük sonuçlar doğurabileceği bir süreçte olduğumuzu söyleyebiliriz. Jüpiter Büyük Kare ve Büyük Üçgen açı kalıplarında yer alan tek gezegen olduğu ve uçurtma açı kalıbının odak noktasında yer aldığı için, en çok dışa vuracak etkiler bu yönde olacaktır.  
Uranüs-Alpheratz: Bağımsızlığa, hıza düşkün olma; hızlı hareket etme, eylem sevgisi. Kararlı eylem. Daha fazla bireysellik isteme ve arama. Hızın, hareketin nasıl kullanılacağına dair içgüdüsel anlayış, ani değişen olaylarla başa çıkma, gelişen durumlarda hızlı hareket edebilme, yeni olanı hoş karşılama. Bağımsızlığı abartma, kanun dışılık, anti sosyallik. Birlikte olduğu gezegene ait özellikleri hızlandırdığı ve bu konuda yenilik anlayışı getirdiği düşünülür. (Brady)
Genel olarak değerlendirirsek, özgürleşme ve hızlı harekete geçme arzumuzun tavan yapacağı bir süreçten geçmekte olduğumuz, karşımıza çıkan ani durum değişikliklerine çabuk adapte olma ve hızlı hareket ederek çabuk çözüm üretebilme kabiliyetimiz yüksek. 15 Nisan’daki ay tutulmasında Merkür de Uranüs ile kavuşumdaydı ve Alpheratz ile birleşiyordu. Bu kavuşum, bahsettiğimiz temayı daha da vurguluyor. Yeni şeyler keşfetme, yenilik anlayışını da tetikliyor. Tabii bağımsızlığı abartma ve kanun dışılığa sevk eden yönleri de…
Plüton-Nunki: Şanslı yıldızlardandır. İsmi Sümer tanrısı Enki’den geliyor. Dindar kafa, düşünceli, filozofik, dini ve ruhani konularda yazar. Sadakat, ahde vefa, iyimserlik, dindar kafada…     
Genel olarak değerlendirirsek, 15 Nisan’daki ay tutulmasının ana mesajında da olan (William Lilly, Terazi burcunun 3. dekanında ay tutulması) dindarlığın ya da ruhani konuların öne çıkacağı bir süreçten geçmekteyiz diyebiliriz.

Sabian sembolleri neler söylüyor?
Büyük Kare açı kalıbını oluşturan gezegenler öncü burçların 13 derecelerinde bulunduklarına göre, bu derecelerin sembolik anlamları üzerinde durmamızda fayda var. Bu konuda yaptığı araştırmalarını ricam üzerine benimle paylaşan astroloji okulumuz değerli mezun ve eğitmenlerinden Uz. Dr. Sena Büyükçopur’a sonsuz teşekkürlerimle…
13 derece Terazi (Mars): Anahtar kelime “recuperation: nekahat (iyileşme)” Pozitif kullanımda sorumluluklarını organize edebilme yanında bir anlık içsel iyileşme için dönüş, gücünü ve düşüncesini doğru yönlendirebilme. Negatif kullanımda hayatı umursamama, boş verme (Dr. Marc Edmund Jones). Blaschke’ye göre: günlük aktivitenin sosyal kalıpları içinde iyileşme (nekahat) ihtiyacı
13 derece Yengeç (Jüpiter): Anahtar kelime “sanction: tasdik (onaylama)” Pozitif kullanımda geçmiş deneyimlerin ölçülemeyecek kazanımlarıyla insan ruhunun güçlenmesi, anlık ilhamların ve gelecekteki kazanımların olaylarla sınırlandırılmış olmadığının bilincine varma yoluyla ebedi yeniden doğum. Negatif kullanımda amaç eksikliği ve anlayış açısından kaos içinde kalma (Dr. Marc Edmund Jones). Blaschke’ye göre: aşkın ve değişmez bilgelik sayesinde doyuma ulaşma.
13 derece Koç (Uranüs): Anahtar kelime “revelation: esin” Pozitif kullanımında günlük hayatın beşeri tatminlerine ancak yüksek değerler ve kendini adama ifade edildiğinde varma, öz-disiplin, negatif kullanımda hayatın her alanında aşağı ve geçici dürtüleri takip etme (Dr. Marc Edmund Jones).
13 derece Oğlak (Plüton): Anahtar kelime:  “foundation: temel”  Pozitif kullanımda her şeyi müsait hale getirerek istenen sonuçları elde etme, negatif kullanımda anlamsız sınırlamalar (Dr. Marc Edmund Jones). Blaschke’ye göre kalıcı değeri olan şeyleri ortaya çıkarma, esas olmayan şeylerden kurtulma isteği.

13 sayısının evrensel mesajı: Rejenerasyon ve Değişim Zamanı!
13 sayısının büyük dönüşümü, arınma ve temizlenmeyi, testten geçmeyi, yeni gelen ve henüz bilinmeyen, bozgun ev tahriple başlayan yenilikler yüzünden endişe duymayı, mecazi anlamda bir şeylerin ölümü ve yenilenmesi, hasat ile ilgili olduğu söylenir.
Amerikalı astrolog Linda Goodman’a göre 13 sayısı rejenerasyon ve değişimi ifade eder. Çoğu kişinin düşündüğü gibi şanssız bir sayı değildir. Kadimler 13 sayısının nasıl kullanıldığını anlayan birinin güç ve üstünlük elde edebileceğini söylemişlerdir. 13 sayısı kişiyi yeni büyüyen çimenlere atan tırpanlı bir iskelet ya da ölümdür; sanki yerden bir sürü yeni yüz çıkıyor gibidir. 13 sayısı bir kabarmadır, yeni oluşan yer çatlayabilir. Bencil amaçlar için kullanılırsa, kişinin kendisini yakacak bir güçle ilişkilidir. Bilinmeyenin ve umulmayanın ikazıdır. Değişime ağırbaşlı bir uyum 13 titreşiminin gücünü getirecektir ve olası negatiflerini azaltacaktır. 13 sayısı yeni dehalarla ve mucitlerle, Ortadoksluğu aşmakla ve her türlü icatla ilişkilidir.

Ben, ailem, partnerim, işim
Dört öncü burç olan Koç, Yengeç, Terazi ve Oğlak hayatımızın köşe taşları gibidir adeta.
Koç: Ben, varlığım, refah ve mutluluğum
Yengeç: Ailem, evim, yuvam, köklerim
Terazi: Partnerim, ilişkilerim, bağlarım
Oğlak: İşim, kariyerim, geleceğim, hedeflerim
Büyük Kare açı kalıbının bu burçlarda yerleşmiş gezegenler arasında gerçekleşiyor olması, içinde bulunduğumuz günlerde bizim için köşe taşları denilecek önemli konuların değişim enerjisi alacağını gösteriyor. Büyük Kare açı kalıbının en etkin olacağı tarih aralığını 20-27 Nisan olarak alabiliriz. Ama Mars’ın gerilemesini tamamladıktan sonra Terazi burcunun 13 derecesine tekrar varacağı Haziran ayı ortalarında bir tetikleme daha olacak bu denli etkin olmasa da.

Koç, Yengeç, Terazi ve Oğlak burçları nerede?
Her ne kadar bu burçların genel anlamları doğrultusunda değerlendirmeler yapıyor isek de, durumu kendimize özel bağlamda değerlendirmek açısından doğum haritalarımızda Koç, Yengeç, Terazi ve Oğlak burçlarının hangi evlere düştüğüne göre değerlendirme yapmak en doğrusudur. Bu evleri tespit ettikten sonra kendimize şu soruları sormalıyız:
Uranüs Koç’ta: Nerede değişime ihtiyaç duyuyoruz? Nerede isyan duyguları yaşıyoruz? Hangi alanlarda özgürleşmek istiyoruz? Uyandığımız, sarsılarak farkındalık kazandığımız yer en çok neresi?
Bu alanda neler yapabiliriz?
Özgürlük ihtiyacımızı dengeli, abartmadan tatmin edebiliriz. Karşımızdaki kişilerin özgürlük ihtiyaçlarının da farkında olmamız gerekiyor.
Gerginliği tırmandırmamaya özen gösterebiliriz. Gerginliği gidermeye yönelik değişik, daha önce kullanmadığımız yöntemler kullanabiliriz.
Dengesizliğin yaratıcılığı ortaya çıkaran bir yönü de vardır. Bu alanda sıra dışı bakış ve farkındalık kazanabiliriz.
Farklı, yeni yaklaşımlar, ilk defa girişilen işler söz konusu olabilir.
Jüpiter Yengeç’te: Nerede genişlemek, anlayışımızı genişletmek, daha büyük bir perspektif kazanmak istiyoruz? Daha fazla inanca-imana, iyimserliğe ve umuda ihtiyacımız olan yer neresi?
Bu alanda neler yapabiliriz?
Aileye ve yakın çevremize her zamankinden fazla duyarlılık gösterebiliriz. Yardımseverlik, yardımlaşmaya ağırlık verebiliriz. İhtiyaç sahibi olanları (yakınlarımızdan başlamak üzere) imkanlarımız oranında gözetmeye çalışabiliriz. Maddi imkanlarımız geniş değilse, manevi destek verebiliriz.
Yakınlarımız, çevremizle ilişkilerimizde aşırı hassasiyetlerden, alınganlıklardan, kapris gibi duygusal çıkışlardan uzak durmamamız yerinde olur.
Sevdiklerimize abanmamamızda, sevgide boğucu olmaktan uzak durmamızda fayda var.
Duygusal anlamda baskı hissettiğimiz ve duygusal abartılara açık bir dönemden geçmekteyiz. Böylesi bir dönemde yeme içmeye vurabiliriz. Ya da tersine, yeme içme konusunda aksama yaşayabiliriz. Beslenmemize, yediğimize ve içtiğimize her zamankinden çok özen göstermemiz gerekiyor.
Mars Terazi’de (Retro): Nerede defansta hissediyoruz? Uzlaşmayı nerede yakalamamız gerekiyor? Harekete geçmek istediğimiz ama bir türlü geçemediğimiz, enerjinin içsel aktığı alan neresi?
Bu alanda neler yapabiliriz?
Olaylara objektif bakabilir farklı görüşlere açık olabiliriz. Orta yolu bulmaya çalışabilir, ortak çözüm üretebiliriz.
Daha önce adil ve hakkaniyetli davranmadığımız kişileri veya konuları tekrar gözden geçirebiliriz.
Bu alanda sadece başkalarına değil, kendimize de adil davranmaya özen gösterebilir, başkalarını memnun ederken, kendimizi de memnun edecek yollar bulabiliriz.
Bu alanda savaş ya da mücadele (dava vb) başlatmak için Mars’ın direkt hareketine döneceği 19 Mayıs sonrasını tercih edebiliriz. Bu vakte kadar karşı tarafın atak yapmasını bekleyebilir, harekete geçen biz olmayabiliriz.
Doğru zamanlama yapabilmek için sabırlı olabilir, yanlış zamanlanmış girişimlerden kaçınabiliriz. 19 Mayıs’a kadar henüz başlatan kaybeder zamanlarındayız. Mars’ın geri harekette olmasından dolayı bekletme, tekrarlama, gecikme enerjisi var bu alanda.
Gereksiz rekabet ve agresyondan uzak durabiliriz. Mars geri harekette olduğundan, düşmanca ya da intikam güdüsüyle yapacağımız girişimler bize geri yansıyabilir.
Plüton Oğlak’ta: Nerede hayatımızdan bir şeyleri eliyor, arındırıyoruz? Krizle birlikte gelen dönüşümü nerede yaşıyoruz? Nerede kendimizi güçlendirmek, yeniden yapılandırmak istiyoruz?
Bu alanda neler yapabiliriz?
Kaynaklarımızı doğru yönetme ve kullanma konusunda dikkatli olabiliriz. Maddi çıkarları herkes için kullanmaya özen gösterebiliriz.
Gereksiz inat yapmaktan, başkalarına baskı yapmaktan, kendi fikir ve görüşlerimizi empoze etmekten uzak durabiliriz.
Bu alanda aldığımız sorumlulukların yarattığı baskıları aşabilmek için alternatif çözümler getirebilir ya da bizde kriz yaratan bu sorumluluk alanlarından bazılarını hayatımızdan eleyebiliriz.
Bu alanda esnek olmamız, bir şeylerin bitmesine veya dönüşerek devam etmesine müsaade edebiliriz. Çünkü bu alanda değişim ve dönüşüm kaçınılmaz!


Su elementi burçlarda Büyük Üçgen
Büyük Kare açı kalıbının zorlu etkilerinin yanı sıra, bir müddettir aktif olan Venüs-Kiron, Jüpiter, Satürn arasındaki üçgenlerle oluşan Büyük Üçgen açı kalıbı, stres ve gerginliklerin nasıl aşılabileceğinin formülünü veriyor adeta.
Büyük Üçgen açı kalıbında rahat akış, uyum ve kendiliğinden ortaya çıkan yetenekler söz konusudur. Büyük Üçgen su elementi burçlarda oluştuğunda empati, yardımlaşma, fedakarlık, maneviyat gibi temalar işin içerisindedir. Büyük Üçgen açı kalıbı, su elementiyle ifade edilen merhamet ve şefkat,  affedicilik ve empati gibi güzel ahlak ve davranışların önemini bir kez daha hatırlatıyor. Bizi içten içe tüketen hırslarımızdan, öfke ve nefretlerimizden uzaklaşmamıza, sakinleşmemize, kızgınlık içerisinde olduğumuz zamanlarda adeta serinlememize yardımcı oluyor. Kızgınlık, nefret, affedememe ve intikam alma eğilimi baskın olanlar bu dönemde daha fazla zorlanacaklar, bunu unutmayalım. Bu dönemde sağlıklı ve sağlam kalmamız, stres ve gerginliklerle başa çıkabilmemiz için öncelikle öfke, nefret ve kıskançlık gibi bizi düşük frekansta tutan duygulardan uzak kalmayı, hoşgörü ve affediciliği başarmamız ve SEVGİ faktörünü öne çıkarmamız gerekiyor.

ÖNER DÖŞER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Küfür, hakaret içeren yorumlar yayınlanmayacaktır.
Teşekkürler..

Bumerang - Yazarkafe

Bumads

Mart 2007'nin "En iyi blog"u Seçilmişti blogum!Teşekkürler destekleyen herkese...