2 Temmuz 2015 Perşembe

DİNGİNLİĞE GİRMEK



Başlangıç uyanışı gerçekleştiğinde, sonraki adım dinginliğe girmektir, bu uyanışı derinleştirmektir. Bu adım “yapmama”yı gerektirir, çünkü kişi gerçekten uyandığında bu doğal olarak gerçekleşir. Bu son ifadedeki anahtar sözcükler “gerçekten uyanmak”tır, çünkü kendilerinin uyandığını sanan birçok insan uyanmamıştır. Bir uyanışın başlangıç deneyimi sadece kişisel hikaye ile birlikte tüm kimlikler/özdeşleşmeler tamamlandığı zaman “gerçek” uyanış olur. 

Uyanmanın İşaretleri 
1. Artık spiritüel bilgi veya deneyimler için arzu olmaz. 
2. Olan şeyden farklı olan herhangi bir şey olma arzusu yoktur. 
3. Bağlılık OLMADAN şefkat vardır. 
4. Her ne olursa olsun beden/zihin huzurludur. 
5. Zihin, geçmiş veya gelecek kaygıları olmadan tam olarak şimdidedir. 
6. Aynen meditasyonda olduğu gibi düşünceler gelir giderler, ama onlarla özdeşleşme yoktur. 
7. Herhangi bir yargılama olmadan “olan şeyin” farkındalığı vardır. 
8. En zor durumlarda bile mutluluk sabittir, süreklidir.

Uyanmış Olmak Şunlar DEĞİLDİR: 
1. “Spiritüel deneyimlere” sahip olmak.
2. Sürekli keyif, coşku hali.
3. Armağanlara (yeteneklere) sahip olmak (kanallık, telepati, durugörü, duruişiti, şifa yetenekleri, levitasyon yapma, nesneler tezahür ettirmek vs.)
4. Spiritüel konularla ilgili bilgi sahibi olmak.
5. Kundalini deneyimleri yaşamak
6. Özel olduğunu düşünmek
7. Mükemmel sağlığa sahip olmak
8. Duyularla algılanan herhangi bir şeyle ilişkili şeyler
9. Ego/zihnin gerçek olarak taşıdığı şeyler

Bunların herhangi biri veya hepsi uyanmış olan biri tarafından deneyimlenebilir, ama bunlar uyanmış olsun olmasın herkes tarafından deneyimlenebilir. Bunlar uyanmış farkındalık ile ilişkili değildir. 
“Gerçek uyanışta” sizin bilinç olduğunuzun ve fiziksel duyularla algılanan herkesin ve herkesin bu aynı bilinç olduğunun mutlak kavrayışı vardır. Zihninizin gevezeliğinin ve tüm zihin ve beden anılarının anlamsız olduğunu, çünkü bunların sadece ego/zihinde var olan hayali bir hikayenin parçası olduklarını şüphe etmeden “bilirsiniz.”
Ve sizi yaşamlar boyu yanıltıcı bir transta tutmuş olan bu hikaye ile artık ilgilenmezsiniz. 
Aydınlanma kişisel hikayeden tam bir bağlantısızlıktır. Önce uyanış gelir – kendinizin olduğunuzu düşündüğünüz “kişi” olmadığınız kavrayışı. Ve bir uyanış gerçekleştiğinde, beden “kişinin” hayat hikayesine bağlı olan (geçmiş yaşamlar ve boyutlar – arası yaşamlar dahil) taşımakta olduğu tüm reaktifliği (tepkiselliği) hala salıvermelidir. Bu süreç ilerlerken, ego/zihin sizi rüyaya geri döndürmek ve kontrolüne devam etmek için baştan çıkarma teşebbüsüne devam eder, mesajları ile ilgilenen hiç kimse olmadığına ikna olana kadar. Sıradan yaşam deneyimleri eski reaktivite kalıplarını tetikler, böylece bunlar onları doğuran hikayeyi (veya hikayeleri) düşünmeden duyguları hissederek kolayca salıverilebilir. 

DİKKAT: Eğer derinleşme süreci yeniden – özdeşleşme ile kapatılırsa, daimi bir uyanış olabilen spiritüel bir deneyim bir “insanın” başına gelen bir deneyim olarak kalacaktır. Zihnin gevezeliği ile yeniden – özdeşleşme başlangıç uyanışını iptal eder, çünkü aynı anda iki realitede yaşayamayız. Ya, kişisel bir hikayeyle özdeşleşme olmadan uyanığızdır veya zihnimizde hala oynayan rüyaya inanmaya devam ederiz. Bir rüya, hala uykuda olanlara çok gerçek görünür. “Gerçekten uyanmış” olanlar için, bir rüya sadece bir rüyadır ve bu rüyanın nasıl oynandığı ile ilgili ilgilenen veya kaygılanan yoktur. “GERÇEK uyanışta” “kişi” (ego) olarak tüm özdeşleşmeler çözünür, bir daha asla “mevcudiyet”e müdahale etmez. 

Babaji şöyle söylerdi, “Kafanız zaten aslanın ağzında”, bu şu anlama geliyor, uyanmak için içsel çağrıyı aldığınızda, bu herhangi bir zamanda gerçekleşebilir. Zihniniz ne zaman olacağını belirlemez – Gerçek Benliğiniz zaman doğru olduğunda kendisine uyanır. Bunun için yapabileceğimiz tek şey SESSİZ OLMAKTIR. 

Bir kez uyanış gerçekleştiğinde, bedene ne olursa olsun okeydir, çünkü olayların farklı olmasını isteyen “kimse” yoktur. “İyi veya kötü” hissetmek eşit derecede kabul edilirdir. Duygular gelip gidebilirler; düşünceler gelip gidebilirler; durumlar gelip giderler ve hatta hastalık gelip gidebilir. Eğer bu şeyler onlara bir düşünce vermeksiniz olabiliyorsa, uyanmışsınızdır. Her durumda zihnin ve kalbin dinginliği uyanmış haldir. 

ARUNA BYERS
(ÇEVİRİ: Saffet Güler)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Küfür, hakaret içeren yorumlar yayınlanmayacaktır.
Teşekkürler..

Bumerang - Yazarkafe

Bumads

Mart 2007'nin "En iyi blog"u Seçilmişti blogum!Teşekkürler destekleyen herkese...