4 Eylül 2015 Cuma

Aslında her şey bilinçaltımızdaki düşüncelerimizin, inançlarımızın, duygularımızın yansımasıdır. Birçoğumuz hep aynı hataları yapar ve aynı sorunları yaşarız.

Çünkü beynin bilinçli kısmı tekrarlanan hataların farkında olsa da, bilinçaltı farklı düşünmekte, hissetmektedir.
Ne var ki gerçek şef bilinçaltıdır. Bizi yöneten aslında “Bilinçaltımız” dır.
Bilinçli aklımız, sağlığımız için zayıflamamız gerektiğini söyler. Fakat bilinçaltı, yemek yemenin rahatlattığını, stresi azalttığına inanıyorsa kilo vermek zorlaşır veya kilo verir tekrar alırız.
Bilinçaltımızda geçmişten getirdiğiniz bir kayıt olarak “paranın zor kazanılacağına” dair bir yazılımımız varsa, bilinçaltımız bu programa göre çalışır ve biz gerçekten parayı zor kazanırız.
Ya da karşı ilişkiler üzerine “karşı cinse güven olmaz” gibi bir yazılımımız varsa sonuç zor giden ya da yürümeyen ilişkiler olacaktır. Bunu nerede görebiliriz ?Yaşamımıza bakarsak ,o bizin monitörümüzdür.
Terapi ancak bilinçaltını ikna ederek, inançlarını değiştirerek gerçekleşir. Dış şartları değiştirmek yerine içimizdeki inançları değiştirmek zorundayız. Beynimizin kapısı içeriden açılıyor aslında..
Hipnoterapi, psikoterapi, Duygusal Özgürleşme Teknikleri veya Yönlendirmeli İmgelem ile bilinçaltı düşünce, inanç ve duygular yeniden düzenlenerek terapi gerçekleşir.
Bireyin edinmiş olduğu bu çarpıtılmış düşünüş , inanış ve davranış kalıplarını ; olumlu inanış, düşünüş ve davranış kalıpları haline getirmek için bilinçaltının Hipnoz ve Hipnoterapi ile yeniden yapılandırılması gerekir.
Bilinçaltı çalışmaları ile, bilincin bu analiz yeteneğinden kurtulan bilinçaltı zihin, telkin almaya daha hazır hale gelir, imajinasyon yeteneği artar ve terapi gerçekleşir.
Mevlana’nın söylediği gibi: “Sen düşünceden ibaretsin, geri kalan et ve kemiksin. Gül düşünür gülistan olursun, dikenlik düşünür dikenlik olursun.’’
--------------------------------------------------------------------------------------------
Ünlü psikolog Jung’un dediği gibi
‘’Bilinçaltındakiler bilincine çıkmadıkça karşına kaderin olarak çıkar.’’Bu bizim bilinçaltımızın gücüdür.
--------------------------------------------------------------------------------------------


Napoleon Hill’in söylediği gibi:
“Aklınız neyi kabul edip inanıyorsa, onu gerçekleştirebilir.”
--------------------------------------------------------------------------------------------
____________________İyi tarafı ;Bilinçaltımız İLK YARDIM ÇANTAMIZDIR.
Bir felaket anında ya da bir kaza anında bilinçaltımız yardıma koşar. Yapmanız gerekli olan neyse bilinçli zihninizden bağımsız olarak bir anda bizi kurtaracak bir şekilde çalışır.
Çünkü bizler aslında her durumda ne yapılması gerektiğini biliyoruz ama bu bilinç düzeyinde fark edilmiyor.
--------------------------------------------------------------------------------------------
_____________________Bilinçaltımız RADAR’dır.
Bilinçli zihin bir karar verir. Diyelim ki ev sahibi olmak istiyorum. Bu karar bilinçaltına yazılır.
Bilinçaltı ile üstbilinç arasında bir tabaka vardır. Bu tabakada olumsuz deneyimlerimiz ve bunlardan doğan korku ve kayıtlar vardır.
Paranın zor kazanıldığına inanıyorsanız önünüze parayı zor şartlarda kazanmanızı sağlayacak deneyimler gelir.
Eğer ev sahibi olmak adına bilinçaltından üstbilinçe geçişi tıkayan olumsuz bir kayıt yoksa o zaman bilinçaltı radar görevini çalıştırır ve üst bilince bu talebi iletir.
Üstbilinç yaradana bağlı olan bölgemizdir. Buraya geçen mesajlar alınır ve evrensel olarak size isteğiniz doğrultusunda yardım gelir. Bir yerden bir para, yada bir kredi alma olanağı, uygun fiyatlı bir ev ,arkadaş ve akraba desteği vs.
Bilinçaltı gücü mıknatıs gibi kendi inancına ve kendi realitesine uyan şeylerle rezonansa girer.
Radar gibi üst bilince/ ortak bilince bilgi gönderir ve cevaben gelen bilgileri toplar.
-------------------------------------------------------------------------------------------
_______________________Bilinçaltımız “MUCİT”tir.
Bir çok sanatçı ve bilim adamı bilinçaltından gelen mesajları ya da bilişleri değerlendirerek evrakalar yaşarlar.
Çünkü her bilgi burada yatmaktadır ve ona ulaşmak sadece yoğunlaşarak talep etmeyle gerçekleşir.
________________________Bilinçaltımız bizimle konuşur.
Bunu sezgiler yoluyla yapar.
Hani deriz ya bazen içimden gelen ses, işte bu bilinçaltının sesidir. Bizler genelde bu sesi dinlemeyiz ve deriz ki mantığım böyle diyor. Burada mantığı yadsımıyoruz. Sadece mantığımız yargılarımıza göre hareket ettiğini ve yanılma payımız çok yüksek olduğunu belirtiyoruz. Oysaki bilinçaltı yanılmaz bilgilere sahiptir ve dikkat edin her zaman içinizden gelen ses haklı çıkar.
-------------------------------------------------------------------------------------------
Sonuç olarak, hayatı nasıl yaşadığımızı belirleyen 3 esas oyuncu BİLİNÇ, BİLİNÇALTI ve BEDEN dir.
Sürekli iletişim halinde olan bu üçlü bazı kurallar çerçevesinde etkileşim gösterir.
Farkedilen kurallardan birincisi ’Noizet Kanunu - BÜTÜN FİKİRLER, BİR FİİL HALİNE GELMEK MEYİLİNİ GÖSTERİRLER’ şeklindedir.
Özetle, bir kararın hayata geçmesi için öncelikle bilinç alanında bir fikir olarak ortaya çıkması gerekir. Bu fikir bilinçaltı tarafından da kabul edildiği takdirde beden fikri gerçekleştirmeye çalışır.
Zorlama, mecburiyet, fikrin içinde saklanan gizli olumsuz fikirler dirençleri doğurur. ’PARADOKS KURALI’ devreye girer ve ’erken uyumam lazım’ dediğinizde uyuyamaz, ’kötü şey düşünme’ denildiğinde öncelikle ’kötü şeyi’ düşünürsünüz.
Burada ortaya çıkan bir bilinçaltı özelliği günlük hayatta çok öneml rol oynar.
__________________Bilinçaltı ’LİTERAL’dir
Yani kelime neyse onu anlar, olumsuzluk anlamını, mecazı, mizahı, kelimelerin takılarını değerlendiremez. Düşünme denilen şeyi öncelikle düşünür.
Bilinç evin salonunda ’en kısa yol’ diye sehpaların etrafından dolaşırken biinçaltı üstlerine basıp geçer.
’Yapma’ denileni öncelikle ’Yap’ olarak değerlendirir ve bedeni o yöne sevkeder.
Günümüzde düşüncenin doğru yönlendirilmesini anlatan kitapların hemen tamamı bunu anlatmaya çalışır.
Yüzyıllardır bilinen şeylerin değişik şekillerde ifade edilmesi yine de insanlar üzerinde yeterince etkili olamamaktadır. Çünkü neyin nasıl olduğunun bilinmesi, farkında olunması değişiklik ve gelişim için yeterli olamamaktadır.
Eksik kalan şey bilincin farkettiğinin hayata aktarılması, yani bedenin harekete geçmesidir.
Fiziksel veya zihinsel manada bedenin hareketini sağlamak değişim, gelişim ve tedavinin esas gereğidir.
(Derlenmiştir)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Küfür, hakaret içeren yorumlar yayınlanmayacaktır.
Teşekkürler..

Bumerang - Yazarkafe

Bumads

Mart 2007'nin "En iyi blog"u Seçilmişti blogum!Teşekkürler destekleyen herkese...