29 Ocak 2016 Cuma

Hitler’in kazağını giyer misiniz?

Bu soru sosyal psikologlar tarafından insanlara sorulduğunda, aldıkları cevap çoğunlukla ‘’hayır’’ oluyor.
Kazağın yıkanmış ve hatta daha önce iyi kalpli olduğuna inanılan insanlar tarafından giyilmiş olması bile, büyük çoğunluğu, Hitler'in kazağını giymeye ikna edemiyor.
Bir başka çalışmada ise insanlara, içine hamam böceği batırılıp çıkarılan bir içecek sunuluyor.
Tamamen steril hale getirilmiş, üzerinde en ufak bir mikrobun dahi bulunmadığı ölü bir hamam böceği, bu!
Ezici çoğunluk bu içeceği içmeyi reddediyor.
Başka bir araştırma ise çoğunluğun, kol veya bacak gibi bir organını talihsiz bir biçimde kaybetmiş insanların giysilerini giymek istemediğini ortaya koyuyor.

Şimdi bu soruları kendinize sormanızı isteyeceğim:
1. Hitler’in kazağını giyer misiniz?
2. Kir ve mikroplardan arındırılmış ölü hamam böceği batırılıp çıkarılan bir içeceği içer misiniz?
3. Talihsizce bir organını kaybeden birisinin giysilerini giyer misiniz?

Neden?

Her üç soru da aslında, beynimizin akıl dışı şeylere inanma yanılsamasına işaret ediyor!
Bu unsurların hiç biri bulaşıcı özellik taşımasa da, bir çoğumuz maalesef, bir şeyler bulaşacağına inanıyor ve tiksinip kaçınıyoruz!
Hitler’in kötülüğünün, hamam böceğinin pisliğinin, organını kaybetmiş insanın talihsizliğinin bize bulaşacağı inancı, bu!
Tiksinme, canlı evriminde büyük rol oynayan duygulardan biri.
Bulaşıcı hastalıklardan, bozuk gıdalardan, kötülüklerden korunabilmek için, onlardan uzaklaşma itkisi yaratacak duygular gerekiyor.
Tiksinme duygusu işte bunun için var!
Tüm dünya kültürlerinde tiksintinin yüzdeki ifadesi aynı!
Buruşmuş bir yüz, hafif aralık dudaklardan ileri uzanan bir dil ve kırışan bir burun!
Tiksintinin bu şekilde ifade edilmesi tesadüf değil!
Kırışan burun kötü kokunun içeri dolmasını engellerken, hafif ileri uzanan dil, ağza alınan zararlı/kötü şeyi dışarı atmanın işareti.

İnsanlarda tiksintiyi tetikleyen üç temel neden var :

1. Bozuk / kötü gıdalar (tat, koku, kıvam, görünüm)
2. Vücuttan çıkan salgılar, dışkı, kan, sümük, irin, idrar, vb.
3. Bazı hayvanlar (sümüklü böcek, yılan, fare, solucan)

Tiksinti, bu üç grupla sınırlı değil.

Tabu olan cinsel davranışlar, cesetler, açık yaralar tiksindiriyor, çoğu insanı.
Masum insanlara ve hayvanlara şiddet uygulamak da tiksinti veren davranışlar arasında.
Tiksinti sadece genlerle yönetilmiyor; o, aynı zamanda öğrenilen bir duygu.
Bazı bebekler, kendi kakalarının tadına bakmayı sever, bilirsiniz!
Burun akıntılarını yalamayı da!
Çevrenin etkisiyle giderek, bu yaptıklarını tiksinti verici buluyorlar!
Tiksinmenin şekillenmesinde kültürel unsurlar çok önemli!
Japonya'da yapılan bir araştırma, sıraya uymama, başkalarını rahatsız edecek şekilde davranma gibi, günlük hayatta sergilenen saygısızlık ve adaletsizlikleri, Japonların çok tiksinti verici bulduklarını ortaya koyuyor.
Birçok insanda tiksinti uyandıran küflü peynirler, koyun beyinleri, çiğ balıklar, başka mutfakların baş tacı olabiliyor.
İlginç olansa, vücut sıvıları içinde, tüm dünyada hemen hiç kimsede tiksinti yaratmayan tek sıvının gözyaşları olması.


Doç. Dr. Şafak Nakajima


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Küfür, hakaret içeren yorumlar yayınlanmayacaktır.
Teşekkürler..

Bumerang - Yazarkafe

Bumads

Mart 2007'nin "En iyi blog"u Seçilmişti blogum!Teşekkürler destekleyen herkese...