23 Mayıs 2016 Pazartesi

Rezonans Nedir ve Önemi



Kuantumun keşfinden sonra önem kazanan rezonans yani tınlaşım, bazı sırları açıklamada önemli rol oynuyor.

Frekans 1 saniyedeki tınlaşım sayısıdır. Her cismin, her maddenin, her organın, kısacası tüm sistemin bir frekansı vardır. Yani evren tınlaşan canlı bir organizmadır. Böylelikle sabit gördüğümüz tüm madde âlemi tınlaşan canlı bir organizmadır.

Depremler rezonansa en güzel örneklerdir. Salınımlar binanın doğal frekansına eşit olduğunda, bina artan genliğe ve bunun neden olduğu gerilime dayanamayarak yıkılır.

Rezonansın hayatımıza çok büyük katkıları olan iyi yanları da vardır.

Elimizdeki radyo frekansı, radyo istasyonundaki alıcının frekansı ile çakıştığı vakit, genliğin artması sonucu, radyo yayını almaya baslar. Aynı şey, TV ve cep telefonları için de geçerli örnektir.

Kuantum düşünce tekniğinin temeli de rezonansa yani tınlaşıma dayanır.

Belli bir düzen ile belli sayıda söylenen söz ya da üretilen düşünce insanı değiştirir.

Düşünce sisteminize yerleşmiş sizi olumsuz yönde etkileyen bir takım takıntılı düşüncelerin, kalıpların yıkılmasına yol açar. Her düşüncenin bir frekansı vardır. Siz tüm varlığınızla kabul etmiş olduğunuz ve hayatınıza geçirmeyi istediğiniz hayalleri, istekleri, planları cümle halinde ne kadar tekrarlarsanız, ne kadar güçlü imajine ederseniz, evrenin ruhu sevgi enerjisi ile REZONANS’a girersiniz ve düşünce sisteminizdeki değişim, sizin kaderinizi değiştirmeye kadar gider.

Hemen olmaz ama mutlaka zamanla değişim gerçekleşir.



Eskilerin deyimiyle “kırk kere ne söylersen o olur”, “ “iyi düşün iyi olsun” , “hayırlısı olsun” pozitif düşünce kalıplarının bir bakıma açıklaması buna dayanır.

Bu yeni bir şey değil, insanoğlu var olduğu sürece pozitif düşüncenin önemini destekleyen binlerce söz, deyim, kutsal metinler ve akışlara rastlamak mümkün.
”Sen o insan hakkında kırk gün kırk gece sadece güzel sözler et. Kırk günün sonunda göreceksin her şey değişmiş olacak. Senin gönlün değişirse, dünya değişir”

Şems-i Tebriz bunu bin yıl önce söylemiş. Gönlünün bunu istemesi ve değişmesi gerektiğini önemle vurgulamış. İnsanların gönülleri kalpleri değişmediği sürece de dünya değişmeyecek.

Dünyanın Rezonansı Schumann Rezonansı

Dünyamızın da zemin temel frekansı, ya da kalp atışı vardır. Ve sayısı coğrafi bölgelerde farklılık gösterse de, ortalama ölçüm saniyede 7.8 devirdir.

Askeri haberleşme sistemi bu frekans üzerine geliştirildi. Dünyanın tınlaşımı, insanlar üzerinde de oldukça etkilidir. Çünkü zaman, mekân anlayışlarımız, kavrama ve düşünce sistemimize büyük bir etkisi vardır.

Biz zamanı, dünyanın tınlaşımına göre algılarız. Fakat tınlaşımdaki değişiklik, zaman kavramımızı da büyük ölçüde etkiler. Eskiye dayalı, zaman kavramlarımızda değişiklik olduğunu hissetmeye başladık. Çünkü rezonansın yani tınlaşımın algılarımıza ve hislerimize etkisi çok önemli ve büyük.

Ne kadar hızlı tınlaşım olursa o kadar süptil bağlantılarımız kuvvetlenir, algılarımız ve anlayışımız değişir, hislerimizde büyük ölçüde değişim meydana gelir. Çünkü bizler de atomlardan meydana geliyoruz. Dünyanın tınlaşımı, bizim de tınlaşımımızı etkiler.

Son ölçümlerde dünyanın rezonansı, binlerce yıldan beri sabit olandan farklı olduğu görüldü. Ve son raporlara göre 11 devire ulaştı, yükselmeye devam ediyor.

“Zaman hızlandı, gün bize yetmiyor” gibi yorumların açıklaması işte buna dayanıyor.



Aslında gün 24 saat, fakat hissedilen 16 saat gibi. Tınlaşım ne kadar artarsa, soyut evrenle bağlantılarımız o kadar yakın hale geliyor.

Ruhsallığa daha yakın bir insanlık oluşmaya başladı. Yeni anlayışa sahip, dünyanın yeni tınlaşımsal boyutuna uygun çocuklar doğuyor. Bitkiler ve hayvanlar ise bu titreşime ayak uydurabilen canlılar. Çünkü dünya onlara ait, onlar dünya canlıları. Bizler ise dünyada yaşayan bir türüz.

Dünya insanlar olmadan da var olabilir, yeni yaşam biçimleri ortaya çıkabilir. Fakat insanlar dünya var olmadan asla var olamazlar. Yaşayabileceğimiz en uygun gezegene, sanki bizim oyuncağımız muamelesi yapmaktan bir an önce vazgeçmeli, onun değişen durumuyla rezonansa girmeliyiz.

Çünkü gezegenimiz kendini yeniliyor, değiştiriyor, değişime ayak uyduruyor. Artık biz insanların da bunu bir an önce anlaması ve uyum sağlaması gerekiyor.

Her şey bir enerji, düşünce bir enerji, madde bir enerji. Enerji hem tınlar hem salınır. Evren tınlaşan, salınan enerji bütünü ve her şeyin bir tınlaşma sayısı var.



Örneğin insanlar 62-64 Hertz titrerler. Hertz, saniyedeki tınlama sayısı demektir.

Organların da tınlama sayıları bellidir. Yanı bir karaciğerin, böbreğin kalbin ne kadar tınladığı biliniyor. Kuantum Biofeedback cihazıyla, bütün vücudunuz taranır ve tınlama sayılarının farklılığından, azalmasından hangi bölgelerde sorun olduğu tespit edilebiliyor.

Rezonansa girdiğiniz her şeyle etkileşim halindesiniz. Bu yüzden düşünce temizliğinden bahsedilir. Düşüncen ve niyetin neyse sen de O’sundur.

Çünkü düşünce tınlaşır ve tınlaşan tüm enerji bütünleri ile iç içesin. Rezonansa girdiğin vakit etkilenmen söz konusu olur.

Bilimsel çalışmalar ilerledikçe, aslında maddeciliğe dayalı bilimin, ruhsallık ile nasıl bütünleştiğini görmek gerçekten çok güzel. Ve bilimin, kuantum alanındaki çalışmalar sayesinde, ruhsallığı ve bütünselliği, fiziki evrenin dışında, görünmeyen evrenin varlığına gün geçtikçe yaklaşması kaçınılmaz oluyor. Ve birçok bilinmeyenin, açıklanamayanın temeline açıklayıcı ışık tutuyor.


Kaynak:siriuskuantumenerji

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Küfür, hakaret içeren yorumlar yayınlanmayacaktır.
Teşekkürler..

Bumerang - Yazarkafe

Bumads

Mart 2007'nin "En iyi blog"u Seçilmişti blogum!Teşekkürler destekleyen herkese...