27 Ekim 2016 Perşembe

Herkes özel bir esma terkibi ile geliyor; Doğum anındaki kozmik etkiler, gece ibadetlerinin önemi, seher vakitlerinin önemi

Hepimiz çok özel yaratıldık. Kimse üstün veya düşük değil. Herkes özel bir esma terkibi ile geliyor; herkes mükemmeli yaşamak üzere programlanıyor.

DOĞUM ANLARIMIZ çok önemlidir. Bir ruhun bu dünya semasına gelebilmesi için biyolojik şartların yanında kozmik şartların da uygun olması gerekir. Kozmik, genetik ve çevresel (Mekan/Zaman) şartlar uygun olmadan bilinç bu semaya intikal edemez. Zira Allah abes iş yapmaz...
Doğum anındaki kozmik etkiler, çok hassas olan beyin zarı üzerine manyetik olarak kodlanır. Her doğan kendi ruhunu, potansiyellerini evrensel kuvvetler (melekler, rehberler) vesilesi ile metafizik alemden semavi aleme aktararak doğar.
Bu aktarım geçmiş ve gelecek bağlantılıdır. Sonsuzdan beri tekamül ederek gelen bu ruhun yeni açılımlar için bu deneyime uygun bir form ile bu dünya sahnesine yansıması, tesadüfi değildir. Mutlak bilince ulaşma adına hangi okulda, hangi dersleri ve esmaları talim edeceği takdir edilmiştir.
Bu anlamı ile hayat, ona yeni bir keşif için sunulmuş bir fırsattır. Hanginizin daha iyi işler yapacağını görmek ve gelişmek için bu imtihan meydanı açılmıştır. İstedik ki, şu an buradayız. Ancak istediğimizin farkında, bilincinde, hatırında değiliz...
Haritalarımızdaki izler ve işaretler; bizim yazılım ve onanımlarımızdır. Ve biz bunları işletime uygun şekilde aktive etmek üzere gelir yani bu boyuta gönderiliriz.

İnsan üst bilince Pineal bez ile çıkar. Yani Epifiz bezi ile ilişkilidir. Bu bez uyku ve uyanıklık ile ilgili melatonin hormonu salgılar. Vücut ısısı ile de ilgisi vardır. Beyin belli bir ısıya geldiği zaman bu bez, tıpkı Hira'nın tepesindeki mika gibi ışıma gösterir.
Kozmozdan gelen bilgi paketçikleri ile iletişime geçer ve gelen kozmik veriler, insan bilince görünür, bedenlenir ve cisimlenir. Ruh ve beden arasındaki geçiş köprülerindendir. Sadece karanlıkta aktif hale geçer.
Hz.İsa (a.s) "Ancak karanlıkta oturanlar büyük ışığı göreceklerdir."der. Gündüz aktivitesi çok düşüktür.
Ayrıca deniz seviyesinde düşük, dağ zirvelerinde yüksek aktivasyon gösterir. Onun için manastırların, üstadların yükseğe çıkmaları tesadüfi değildir. İnziva odalarının ışık almaması, gece ibadetlerinin önemi, seher vakitlerinin önemi hep bundandır.
Bu andaki ibadetler, sözler direkt ruha etki eder. Fazla ışık bu bezin aktivasyonunu bozar. İsra, Miraç gece yürüyüşüdür ve gece olmuştur.


İşte, "İNSANİ BİLİNCİN AÇILMASI, ÖVGÜYE DEĞER MAKAMA ULAŞMA" hep amaç değil midir?

Burası ayrıca dışardan gelen etkilere en açık nokta, onun için abdest alırken başımızı mesh ederiz. Negatiflerin bloke olması için. Hazine olduğu için. Dış etkilerden korunmak adına, örtü ile sırlamakta fayda var. Özellikle ibadet anlarında.
Beden ve ruhun geçiş noktası bu bezdir, tıpkı köprü gibi.

Biliyorsun, bu menzilin açılması “Corpus Pineal” yani epifiz bezi ile ilişkilidir. Çocuklar, bıngıldakları açık konumda gelirler dünyaya, daha sonra bu 1 yıl içinde kapanır. 1.5-3 yaş arasında tamamiyle kemikleşir.


Bu bez, uyku ve uyanıklık ile ilgili melatonin hormonu salgılar. Vücudun ısısı ile ilgili sorumluluğu da vardır ve beyin belli bir ısıya geldiği zaman, bu bez tıpkı Hira’nın tepesindeki mika gibi ışıma gösterir. Kozmozdan gelen bilgi paketçikleri ile etkileşime girer ve gelen kozmik veriler insan bilincinde görünür, bedenlenir, cisimleşir. Değişik ruh durumlarından da sorumlu olan bu bez, ruh ve beden arasındaki geçiş köprülerindedir. Sadece karanlıkta aktif hâle geçer. Hz. İsa (as) “Ancak karanlıkta oturanlar, büyük ışığı göreceklerdir.” der. Gündüz ise aktivitesi çok düşüktür.
Celcelutiye’de bu bezin, bu dairenin açılması için bablar ve o babların aktive olması için de iki tane çok çok önemli bitki vardır: Bunlardan bir tanesi Musa’nın (as) kullandığı akasyadır. Ancak diğeri ise Celcelutiye’ye ait çok güçlü etkileri olan üzerlik tohumudur. Bu bitkiler pienal ile aynı molekül dizilimine sahiptir. Bunların tabii ki kullanım dozları ve günleri, buhurları ve Celcelutiye’den okunacak babları vardır. Belli bir doz ve sürede bu bitki ve bitkiler kullanılır.
Bu bez ayrıca deniz seviyesinde düşük, ancak dağ zirvelerinde yüksek aktivasyon gösterir. Onun için manastırların ve ibadethanelerin ve üstadların yüksek yerlere çıkması tesadüfî değildir. İnziva odalarının ışık almaması ve gece ibadetlerinin önemi, bu bezin aktif olması ile bağlantılıdır. Bu, menzil ile kurulan bağlantının etkilerini artırmak içindir. Gece sözleri ve ibadetler, insan ruhuna direkt etki eder. Onun için peygamberlere teheccüd, gece namazı farzdır. Fazla ışık bu bezin işleyişini bozar. İsra, Miraç, gece yürüyüşüdür ve gece yarısı olmuştur.
“Gecenin bir bölümünde uyanıp kalk ve sana mahsus olmak üzere, nafile namaz kıl. Ola ki bu sayede Rabbin seni övgüye değer bir makama ulaştırır.” (İs-RA -79)
Hadislerde bu makamın önemine ‘ne göz görmüş, ne kulak işitmiş, ne de insan aklına dahi gelmiştir’ diye vurgu yapılmaktadır.
Bu gece ibadeti ile ilgili İsra Suresi’nin devamında çok önemli bir bilgi verilmiştir:
“Ve de ki, Rabbim! Gireceğim yere doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla, çıkacağım yerden de beni doğruluk ve esenlikle çıkar ve bana senin katından bir sultan ver; bir yardımcı gizli ilim ver.” (İsra 80)
İşte boyutlar arası geçişin kapısı (giriş ve çıkış kapısı) bu noktadandır ve sultan olarak da Kur’an’da bu beze işaretler vardır.
Gerçek dinlenme ancak ruhun derece-i hayatına seyir ile olur. Onun için âlimin uykusu, âbidin ibadetinden hayırlı sayılmıştır. Arifin bedeni uyurken, ruhu ise âleme mana tohumlarını ekerek istirahat etmektedir.
“Sizin için geceyi bir örtü, uykuyu istirahat, gündüzü de dağılıp çalışma zamanı yaratan odur.” (Furkan-47)
Tevrat’ta tam olarak hatırlayamayacağım, ancak Yakup’un (as) Tanrı ile yüz yüze görüşmesi var ve ‘canım bağışlandı’ diyor. Ve o buluştuğu yere ne adını veriyor biliyor musun? Penuel, yani Pineal. Ve İbranice, Tanrı’nın yüzünü görmek anlamına geliyor pineal; yani epifiz bezi. Latince’de de çam kozalağı anlamına geliyor.
Ali Baba ve kırk haramileri duymuşsunuzdur. “Açıl susam, açıl” denilince hazinelerle dolu mağaralarına giriyorlardı.
Simsim, Arapça’da susam demek.
Samsamin esması Celcelutiye’de, kalp gözünün açılmasına bakar. Simsim de hazinenin açılması. Beden mağarasında saklı hazine...
Ve bu bez, zaman ile kireçleniyor. Mesela çocukluk zamanlarında bir sürü hayaletler, cinler, periler, melekler görürdük. Çocukların Pinealleri ve dahi bıngıldakları açık olduğu, bu bez aktif olduğu için, onlara normal gelir bu durum. Fakat daha sonra bu özellik kaybolur. Özellikle florür (diş macunları) ve tuz, şeker burayı kireçlendirir. Ve bu bezin aktifliği yavaş yavaş azalır. Orayı yeniden aktive etmek için tabii ki yöntemler var. Ancak yazınının konusu bu değil, bu konuyu derslere havale ediyoruz.
Ayrıca dışarıdan frekanslara en açık ve en zayıf nokta burasıdır. Bilgi hırsızlığına karşı da burayı korumak gerekli. Ve burası ‘hazine’ olduğu için, dış etkilerden korumak adına, örtü ile sırlamakta fayda vardır. Abdest alırken başa meshetmenin bir hikmeti ise, orada birikmiş negatif enerjiyi kısa devre yaptırmak içindir ve farzdır. Beden ve ruhun geçiş noktası bu bezdir, tıpkı köprü gibi.


Yıldızı, Güneş merkezli olan Satürn’dür. Makam-ı İbrahim’dir. Günü, Pazar ve Cumartesi’dir. Ulvi meleği Rukyail’dir. Arzî meleği ise Muzhib’dir. Ebcedi 80’dir. Buhuru senderüstur ve Fatiha Suresi’ndeki ilk ayete, ‘Bismillahirrahmanirrahim’e bakar. Aslı ile nurunun rengi yoktur. Ancak menekşe rengi ile görülebilir. Salgı bezleri epifiz ve beyindir. His işlevi yoktur. Ancak ruhtur da diyebiliriz. Sembolü Türk Bayrağı üstündeki yıldızdır. Pentegramdır. Tarık yıldızıdır. Bu, ayrı bir çalışma ürünü olacak. Bu yıldız çok özel bir semboldür.
Biliyorsun bu beş uçlu yıldızda 10 köşe ve 10 açı vardır ve 10 sayısı dönüşümlerin sayısıdır. Örneğin Haşir Risalesi 10. Söz’dür ve ölümden sonraki hayatı anlatır. Onun 10. Söz olması tesadüfi değildir. İşte tüm çakralar, daireler, burada sıfırlanır ve dönüşür. 8. çakraya dokunur, oradan dem alır ve tekrar kök çakrasına döner. Bu sefer nefs-i emmarenin levvamesi ile miracına devam eder. Daha öncesi emmarenin emmaresindeyken, şimdi bir boyut atlamıştır. Yeni menziller görmek için. Ancak bundan sonra, kök enerjisi, en olumlu haliyle işler. Cinsel enerji, keza öyle. Sekizde dirildikten sonra, bu tepeye dokunur; bütün daireler, menziller bu merkez ile bağlantılı olarak denge üzere akmaya başlarlar. Bu yıldızda 5 tane A harfi vardır. Onun için pentalfa denmiştir. 5 A-lem ve bu 7 nefis mertebesi ile toplam 12 köşeli yıldızı oluştururlar ki bu, 12 pınarın fışkırması ve tamamlanmanın sayısıdır. Zaten Ehl-i beyti temsil eden 5 kişidir. Eli temsil eden 5 parmaktır ve insan bir baş, iki el ve iki ayak ile aslında bir yıldız âlemidir.


Kubilay Aktaş


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Küfür, hakaret içeren yorumlar yayınlanmayacaktır.
Teşekkürler..

Bumerang - Yazarkafe

Bumads

Mart 2007'nin "En iyi blog"u Seçilmişti blogum!Teşekkürler destekleyen herkese...