22 Kasım 2016 Salı

Yarının bulaşıklarını yarın yıkarım. Hele bir yarın olsun…



Midemdeki sancılar benim için ya şiddetli bir ülserin ya da kanserin habercisiydi! Daha fazla dayanamayıp bir Klinikte muayene oldum.
Doktor: ‘Ne ülsersin ne de kanser” dedi, ‘Yalnız herhalde- işyerinde işler karışık.”Doğruydu. Bir taraftan cenaze işleri, bir taraftan üç dernekteki aktif çalışmalarım, bir taraftan Pazar vaazleri derken daima üzgün, yorgun ve telaşlıydım. – Birgün eski notlarımı vaaz müsveddelerini karıştırıp masamı temizlerken doktorun tavsiyesini uygulama imkanım doğdu. Buruşturup buruşturup çöp sepetine attığım kağıtlara bakıp kendi kendime ‘Bu kağıtlara yaptığını üzüntülerine de yapsana” dedim. O günden sonra çözümü için hiçbir şey yapamayacağım meseleleri çöp sepetine gönderdim.
Asıl tedavi karım bulaşıkları yıkarken gerçekleşti. O’nu seyrediyordum. şarkı söyleyerek bulaşık yıkıyordu. Dedim ki evlenmeden önce O’na hayatı boyunca yıkayacağı bulaşıkları bir arada gösterseydim herhalde bir çığlık atar ve asla evlenmezdi. Halbuki o bulaşıkların hergün küçük bir kısmını yıkadığından üstelik şarkı bile söylüyordu! Her Pazar insanlara nasıl yaşamaları gerektiğini anlatan biri olarak kendimden utandım. Ben hem bugünün tabaklarını, hem de yarının henüz kirlenmemiş tabaklarını yıkamaktan bitap düşüyordum. Dünkü tabakları da yeniden yıkamaktan geri kalmıyordum. O günden sonra sadece bugünün tabaklarını hem de şarkı söyleyerek yıkamaya karar verdim. Meğer dünya varmış!
Yarının bulaşıklarını yarın yıkarım. Hele bir yarın olsun…
Sait Çamlıca-


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Küfür, hakaret içeren yorumlar yayınlanmayacaktır.
Teşekkürler..

Bumerang - Yazarkafe

Bumads

Mart 2007'nin "En iyi blog"u Seçilmişti blogum!Teşekkürler destekleyen herkese...