15 Şubat 2016 Pazartesi

Mevlevilikte İletişim Sanatı

Okuduğumda ilginç ve hoş gelen Mevlevilerin iletişim şeklini sizinle de paylaşmak istedim. 








Mevlevî’ye göre her şeyin canı vardır ve insana hizmet eden her şeye insan da saygı göstermeye mecburdur.

Mevlevî camide namaza kalkarken yere kapanıp secde yerini öper yani secde yeriyle ‘görüşür’. Namaz bittikten sonra gene secde yeriyle görüşüp kalkar. Yatarken önce yastıkla görüşüp yatar sonra yorganını üstüne çekerken onunla görüşür yani ucunu öper. Su kahve çay içeceği vakit bardağı fincanı yahut kadehi öper onunla görüşür adeta kullanmak için iznini alır.

Mevlevî ayıp ve kusur görmemeye göstermemeye borçludur. (Bu onun var oluş ve algılayış biçimidir.) Bu yüzden kahvesini yahut çayını içince kirli fincanı “niyaz ederek” yani onunla görüşüp öperek bir yana gizler. Kadehleri toplayan derviş gelince oturana ‘baş keser’ yani başıyla selam verir. Oturan da sol eliyle fincanın yahut kadehin üstünü örter ve görüşüp hizmet eden ‘can’a sunar. O da aynı eliyle fincan veya kadehin üstünü örtüp görüşerek alır götürür. Okumak üzere herhangi bir kitabı alınca kitapla görüşür; okuduktan sonra yerine yine görüşerek hafifçe yani atmadan incitmeden koyar. Tesbihi görüşerek alır çektikten sonra gene görüşerek usulca yerine bırakır.
Bu her şey hakkında geçerlidir. Hatta sigara ağızlığı vesaire gibi öpülmesi mahzurlu bir şey kendisinden istenirse verirken onu öpüyormuş gibi ağzına götürür ve kendi şehadet parmağını öperek verir alan da o tarzda alır.

Ayrıca Mevlevîlerin birbirlerinin ellerini aynı zamanda öpmelerine de ‘görüşmek’ denir. Mevlevilikte insan ve insanlık vardır; büyüklük küçüklük yoktur. Mevlevî ihvanından (derviş kardeşlerinden) birine rastlayınca iki eliyle onun sağ elini tutar. O da iki eliyle diğerinin sağ elini kavrar biraz birbirlerine eğilirler. Aynı zamanda birbirlerinin ellerini öperler. Böylece yaş mevki bilgi gibi eğreti şeyler itibara alınmaksızın her iki can birbirini kutlamış olur. 

Aşk olsun…

Mevlevilikte her şeye cezbe ve aşkla ulaşıldığı kanaati vardır. “Aşk olmayınca meşk olmaz” atasözü Mevlevî’nin her işinde kılavuzudur. Bu bakımdan “aşk olsun” sözü birçok yerde kullanılır: Dergâha yahut birinin evine giden bir Mevlevî oturunca ev sahibi Mevlevî’ye “aşk olsun” der. Mevlevî buna karşılık ‘niyaz secdesi’ eder yani oturduğu yerde ellerini yere koyup yeri öper. Su çay şerbet gibi bir şey içen kişiye “aşk olsun” denir o da “eyvallah” sözüyle başıyla selam verir. Yemek yiyene de aynı söz kullanılır. “Aşkolsun” sözüne karşılık “aşkın cemâl olsun” denmesi bu söze muhatap olanın “cemâlin nûr olsun” demesi buna karşılık da “nûrun alâ nûr olsun” karşılığını alması da Bektâşî meşrepli Mevlevîlerde vardır. “Aşk olsun” demeye “aşk vermek” bu söze muhatap olmaya da “aşk almak” denir. 
Meselâ bir yere gidip hatır sormak ve alınan cevap esnasındaki diyalog anlatılırken “filan zâta gittik; aşk verdiler aşk aldık” şeklinde ifade edilir. 

Mevlevîlikte insanı sevmek Hakkı sevmektir. 
Gönüller sultânı Mevlana şöyle çağırır insanoğlunu: “Gel gel de birbirimizin kadrini kıymetini bilelim. Çünkü belli olmaz birbirimizden ansızın ayrılabiliriz. Madem ki peygamber ‘Mümin müminin aynasıdır’ buyurdu ne diye aynadan yüz çeviriyoruz?” 

“Yetmiş iki millete bir göz ile bakmayan Halka müderris olsa hakikatte asidir” diyor Yûnus… 

İnsana evrene bakış açımız bu gönül ikliminden biraz olsun nasiplendiğinde iletişimi de öğreneceğiz kendi içimizdeki sırrı da….

Rukiye Karaköse



1 yorum:

Küfür, hakaret içeren yorumlar yayınlanmayacaktır.
Teşekkürler..

Bumerang - Yazarkafe

Bumads

Mart 2007'nin "En iyi blog"u Seçilmişti blogum!Teşekkürler destekleyen herkese...